MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/10/2013NUMARASI : 2012/262-2013/467Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin söz konusu taşınmazı borç tahakkuk etmeden sattığını, kendisinin bahsi geçen gayrimenkulle alakasının bulunmadığını, her ne kadar .............. Genel Müdürlüğü ile yapılan sözleşmenin tarafı olarak davacı gözükse de 28/12/2007 tarihinden itibaren tahakkuk eden su faturası borçlarından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davalı tarafın taşınmazların kirada olduğunu ve kendilerine isnat edilebilecek bir borçları olmadığını iddia etseler de malik olarak kendilerinin sorumlu olduklarını, davacının, su borcunun tahakkuk ettiği dönemde fiili kullanıcı olmadığını, fakat ........... aboneliğinin kendisinin üzerine olduğu için icra takibini durdurmak için üçüncü kişinin borcunu ifa edip ödeme yapmak zorunda kaldığını, bu nedenlerle davalı hakkında başlatmış oldukları icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile icranın devamına ve haksız itirazdan mütevellit %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu alacağın su tüketim bedeli olduğunu, taşınmazla ilgisinin bulunmadığını taşınmazın maliki olarak müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için taşınmazı fiilen kullanan kişi olması gerektiğini, oysa müvekkilinin taşınmazı kiraya vermek için aldığını, taşınmazı hiç kullanmadığını, müvekkilinin hiç kullanmadığı taşınmaz için sorumlu tutulmaması gerektiğini, taşınmazı davalıdan satın almadıklarını, su tüketim borcunun taşınmazın aynına ilişkin bir borç olmadığını, davanın suyu tüketen kiracıya karşı açılması gerektiğini, davacının İzsu tarafından yapılan icra takibine itiraz etmeyerek borcu üstlendiğini, üzerine düşen görevlerin hiçbirini yapmadığını, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sebepsiz zenginleşmelerinin de olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile İzmir İcra 14.Müdürlüğü' nün 2011/11480 sayılı takip dosyasında 2.472,70 TL üzerinden icra takibinin iptali ile davalı temerrüde düşürülmediğinden takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, su aboneliğine istinaden başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen abonenin sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Somut olayda davalı, taşınmazın maliki olsa da onun fiili kullanıcı olduğu ispatlanmamıştır. Dolayısı ile davalının abone olmadığı halde, üstelik fiili kullanıcı dahi olduğu ispatlanmadan yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.