MAHKEMESİ : VİRANŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/03/2014NUMARASI : 2013/386-2014/394Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait petrol tesisinde .......... abone numaralı elektrik abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından davacı aleyhine toplam 48.616.00 TL bedelli fatura tahakkuk ettirildiğini, davacıya ait petrol tesisinde üç adet akaryakıt pompası ve üç adet klima bulunduğunu, davacıya ait geçmiş dönem borçlarına bakıldığında genelde 2.000,00 TL civarında fatura geldiğini, davalı kurumun tahakkuk ettirdiği son faturanın fahiş hesaplandığını, ayrıca müvekkilinin kaçak kullanımına ilişkin davalı nezdinde herhangi bir belge bulunmadığını, müvekkilin itirazlarının sonuç vermediğini belirterek, sözkonusu faturalar nedeniyle 1.000.00 TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 37.960,27 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kaçak tespit tutanağının ve bu tutanağa istinaden tahakkuk edilen dava konusu borcun davacı tarafa tebliğ edildiğini, yasal itiraz süresi olan son ödeme gününe kadar herhangi bir itiraz yapılmadığını, dolayısıyla zamanında yapılmayan bu itirazın da reddi gerektiğini, davanın esas bakımından haksız ve yersiz olduğunu, sayacın müdahaleli olduğunun tespit edildiğini, mevzuat gereği kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, EPDK Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve EPDK Kurul kararları esas alınarak söz konusu tutanak düzenlendiğini, bu düzenlemeler gereği de kaçak elektrik kullanma cezası tahakkuku yapıldığını, düzenlenen tutanak ve tahakkuk ettirilen elektrik borcunun mevzuata uygun olduğunu, bu sebeple bu yöndeki iddiaların bir geçerliliğinin olmadığını, tahakkuk ettirilen bedelin davacıya tebliğ edildiğini, davacı tarafın bu kaçak borcu henüz ödemediğini, davanın hiç bir yasal dayanağının bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalıya 10/01/2012 tarihli 076053 seri numaralı 48.616,20 TL miktarlı fatura nedeniyle 37.960,27 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanılmış olsa bile tahakkuk ettirilen bedelin talep edilen bedel oranında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır. Mahkemece, bilirkişi raporundaki tespitlerin esas alındığı belirtilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 13.maddesinde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş olup, aynı yönetmeliğin 15. maddesinde, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek, Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.Davaya konu 10.01.2012 tarihli kaçak/usulsüz elektrik kullanım tespit tutanağın tetkikinden; "gerilim uçları ile sayaç arasına sigorta bağlayıp, sigortayı elle kumanda ederek sayaç devre dışı bırakılıyor" denilerek davacı abonenin kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.Bu bağlamda; davacı tarafın, dağıtım sistemine ve sayaca müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek eyleminin, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre kaçak elektrik bedeli hesabı yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Davalı kurum elemanları tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belgelerden olup, aksi davacı tarafça ispat edilemediğine göre, davacının kaçak elektrik tükettiğinin kabulü gerekir. Somut olayda kaçak elektrik tutanağına ve kaçak bedeline konu olan yerin petrol istasyonu olduğu, ancak bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davaya konu işyerinin hatalı olarak günlük 8,33 saat üzerinden çalıştığı varsayımına dayalı olarak kaçak bedelinin hesaplandığı, ayrıca EPDK'nın Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar hakkında 622 sayılı kararı gereğince; kaçak elektrik cezalı tutarın katsayısının 1,5 olması gerektiği, fakat rapor incelendiğinde bu katsayının doğru uygulanıp uygulanmadığının net olarak açıklanamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davalı elektrik dağıtım şirketinin, davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin ve faizinin, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ne ve Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar hakkında 622 sayılı karara ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre hesaplanması için önceki bilirkişi dışındaki içinde yüksek elektrik mühendisinin de olduğu bilirkişilerden oluşturulacak üçlü bilirkişi heyetinden, denetime elverişli rapor alınması, davacı abone şirketin sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik bedelinin ve faizinin duraksamasız belirlenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.