Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15726 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19619 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2014NUMARASI : 2013/775-2014/502Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının İptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının elektrik faturası yoluyla tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin iadesi talebiyle, Tüketici Hakem Heyetine başvurduğunu, Hakem Heyetinin kayıp-kaçak bedelinin aboneye iadesine karar verdiğini, Tüketici Hakem Heyeti kararının yasa, yönetmelik ve EPDK Kurul kararlarına aykırı olduğunu, Hakem Heyeti kararının iptalini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı kurumun (A.. Y..nın) kanunda vurgulanan tanıma göre tüketici olarak kabul edildiğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu, Hakem Heyeti kararının doğru olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; elektrik dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden fatura yoluyla tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin; Anayasaya, Yasalara ve temel tüketici haklarına aykırı olduğu, dolayısıyla; kayıp-kaçak bedelinin aboneye iadeye yönelik Hakem Heyeti kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde; “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir.Kanunun 3.maddesinde; “Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan kanunun 3/d maddesinde; “Hizmet; bir ücret veya menfâat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü fâaliyet” olarak tanımlanmıştır.Bir hukukî işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gereklidir.Somut olayda; davacı elektrik dağıtım şirketinin (satıcı), davalıya (abone-A.. Y..) ait çocuk yuvasına ücret karşılığında elektrik kullanım hizmeti sunduğu, davalı kurumun kanunda tanımı verilen tüketici tanımına uymadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı kanun kapsamında kalmadığı açık ve belirgindir.Hemen belirtmek gerekir ki; davacı ile davalı arasındaki ilişki resmî kuruma (Çocuk Esirgeme Kurumuna ait Çocuk Yuvası) ait elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, yukarıda vurgulandığı üzere davada 4077 sayılı kanun hükümleri değil genel hükümler uygulanacaktır.Bu durumda; ihtilafa Tüketici Hakem Heyetinin bakma yetkisi ve görevi bulunmamaktadır. Dolayısıyla Tüketici Hakem Heyeti kendi görevine girmeyen bir konuda karar almıştır. Buna karşın; 4077 sayılı kanunun 22/5. maddesi uyarınca, Tüketici Hakem Heyeti kararlarına karşı ancak, (bizatihi-münhasıran) Tüketici Mahkemeleri nezdinde itiraz olunabileceğinden (iptali istenebileceğinden) mahkemece davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması yerindedir.Bu durumda; mahkemece, Tüketici Hakem Heyetinin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda belirtilen tüketici tanımına uymayan elektrik aboneliğine ilişkin bir konuda karar aldığı, ne var ki; bu konunun kendi görevi içinde bulunmadığı, izah edildiği üzere; Tüketici Hakem Heyeti kararlarının da münhasıran Tüketici Mahkemesi tarafından iptal edilebileceği nazara alınarak işin esasına girilmeden sadece Hakem Heyeti kararının usul yönünden iptali ile yetinilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.