Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15693 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8045 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KONYA 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 16/03/2015NUMARASI : 2014/418-2015/174Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 1991 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden 1992 ve 1996 doğumlu iki müşterek çocukları olduğunu, müşterek çocuklardan Mesude'nin Ankara'da üniversite kazanması üzerine davalının da onay vermesi ile kızlarının yanına Ankara'ya taşındıklarını, ancak Aydın ilindeki evlerini de kapatmadıklarını, yarıyıl tatili için ailece Aydın iline geldiklerini, tatil bitiminde ise davalının kendileri ile Ankara'ya dönmediğini ve bundan sonra da ailesinin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, ayrılma kararlılığı ile üzerinde bulunan malvarlığını tasfiye etmeye başladığını, davalının TEK Kurumundan emekli olup, aylık 2.500 TL civarında geliri olup, maddi durumunun gayet iyi olduğunu, davacının ise ev hanımı olup, hiçbir geliri bulunmadığını, müşterek çocuk Mustafa'nın da halen öğrenci olup, geliri bulunmadığını belirterek davacı lehine aylık 1.000 TL, müşterek çocuk Mustafa lehine ise aylık 750 TL olmak üzere toplam 1.750 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; aylık 650 TL emekli maaşı olduğunu, kredi kartı ve tüketici kredisi borçları bulunduğunu, borçlarının 2015 yılı Eylül ayında biteceğini savunarak borcunun ötelenmesini talep ettiğini belirtmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı lehine aylık 250 TL, müşterek çocuk lehine ise aylık 150 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ve müşterek çocuk Mustafa lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir.4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) Davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davalı kocadan fazla bile olması davalı kocayı ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir. Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; tarafların yapılan sosyal ekonomik durum araştırmalarından; davacının ev hanımı olup çalışmadığı, yakınlarının evinde çocukları ile ikamet ettiği; davalının ise dosyada bulunan SGK hizmet dökümüne göre 2014 yılı Eylül ayı maaşının net 1.864,43 TL olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelirine göre takdir edilen tedbir nafakalarının miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde düşüktür. Tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde davalının gelirinin ve tarafların birlikte yaşadıkları sırada sürdükleri yaşam koşullarının dikkate alınması gerekir.Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı ve ortak çocuk Mustafa için daha yüksek tedbir nafakalarına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.