Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15666 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7155 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2013NUMARASI : 2013/389-2013/990Taraflar arasında görülen nafakanın arttırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davalı tarafından ödenen aylık 200 TL iştirak nafakasının arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Yargılama sırasında; davacı taraf, davalı takipsiz bırakmış, davalı ise davaya devam etmek istediğini bildirmiş, bunun üzerine mahkeme tarafından davacının yokluğunda yargılamaya devam edilip, dava sonuçlandırılmıştır.Mahkemece; davacının bu iddiasını ispatlamaya yarayacak hiçbir delil ve tanık bildirmediği gibi, celp edilen SGK kayıtları ve eko-sosyal durum araştırma sonuçlarından da net bir kanaata ulaşılamadığı, kaldıki davacı vekilinin, davasını mazeretsiz olarak takip etmemesi nedeniyle, artık talebinin hüküm altına alınmasını istediğinden bahsedilemeyeceği, davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.TMK.nun 182.maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.TMK.nun 330.maddesindeki düzenleme; "nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir" şeklindedir."Hakimin Takdir Yetkisi" başlıklı 182.maddesinin 2.fıkrasında; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır." 3.fıkrasında da; "Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir" hükmü yer almaktadır.Yine aynı kanunun "Durumun Değişmesi" başlıklı 331.maddesinde; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" düzenlemesine yer verilmiştir.Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırımı davası açılabilir. (HGK. 15.07.2009 gün ve 3-352 E./348 K.)Somut olayda; ilk nafakaya karar verildiği tarihten dava tarihine kadar 4 yıllık bir sürenin geçtiği, bu zaman zarfında, çocuğun yaşının büyüdüğü, eğitiminin devam ettiği ve ihtiyaçlarının da arttığı dikkate alınarak,davalı babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre annenin katkısı da düşünülerek dengeyi sağlayacak bir miktar iştirak nafakası artışına karar verilmesi gerekir iken, yanılgılı değerlendirme sonucu, davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.