Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15664 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19535 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2012/439-2013/677Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, davalı tarafından müvekkili olan davacı hakkında kaçak elektrik kullandığı gerekçesi ile 23.902 TL'lik tahakkuk yapıldığını beyan ederek, davacının bu borçtan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, bu nedenle yapılan tahakkukun yasal olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 10.268,93 TL borcunun bulunmadığına, 13.633,77 TL borcunun olduğunun tespitine karar verilmiş, verilen bu hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından "....davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak karar verilmesi gerektiği..." gerekçesi ile bozularak mahalline iade edilmiş, mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.Mahkemece, bilirkişiden alınan rapora göre, davanın kısmen kabulü ile davacının 13.955,14 TL yönünden davacının borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyanın incelenmesinden, bozma öncesi kararda, davacının 10.268,93 TL borçlu olmadığı tespit edilmiş, bozma sonrası kararda ise, 13.955,14 TL borçlu olmadığı tespit edilmiştir.Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, davacının ilk kararı temyiz etmemesi ve bozma kararına uyulması ile davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur.Usuli kazanılmış hak kuralı bir yana bırakılarak temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 10.268,93 TL borçlu bulunmadığının tespiti kararını aşan şekilde, 13.955,14 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.