MAHKEMESİ : TURHAL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/01/2014NUMARASI : 2012/282-2014/11Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının davalılar ile ortak oldukları dönemde, şirket adına çekilen kredileri ödemek zorunda kaldığını beyan ederek, ödenen 21.553 TL'nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili savunmasında, çekilen kredinin yarısının şirkete kaldığını, yarısının davacı tarafından kendisine alındığını, bunun için de davacıya ait evin ipotek edildiğini, davacının 2 kefil getirdiğini, 2007 yılı eylül ayında, 6000 TL tutarındaki sermaye koyma borcunu yerine getirmeden davacının ortaklıktan ayrıldığını, kredi borcunun ödenememesi üzerine, ipotekli evin satılması riski karşısında davacının kredi borcunu ödediğini, bunun karşılığı olarak davalıya 11.000 TL tutarında araç ile elden 3000 TL verdiklerini, ortak olunan dönemde bir kısım borçların davalılar tarafından ödendiğini, böylelikle de davacı ile hesaplaşıldığını ve davacıya herhangi bir borçlarının kalmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 7776,92 TL alacağın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davacının 21.553 TL tutarındaki kredi borcunun tamamını ödediği hususu sabit olup, sözleşmeye göre, ortakların kâr ve zarardan yarı oranında sorumlu olmaları karşısında, bu borcun 1/2'sinin davalı tarafa ait olduğu, buna göre 10.776 TL tutarındaki kredi borcundan davalının sorumlu olacağı, diğer yandan taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının 01.06.2007 tarihinde sermaye borcu olarak 6000 TL vermesi gerektiği, bu borcu ifa etmeden ortaklıktan ayrıldığının anlaşılması karşısında, davacının borcu olan 6000 TL'nin, davalının sorumlu olduğu 10.776 TL tutarındaki borçtan mahsubu ile, bakiye 4776 TL için davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.