Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15649 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12813 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalının banka kredisi kullanmasına yardım ettiğini, çoğuna şahsi kefalet verdiğini, davacının davalının ödemediği kredileri ödemek zorunda kaldığını belirterek 12.565,31 TL'nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın zamanaşımına uğradığını, talebin haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir . Mahkemece davacının sözleşmelerde referans veren konumunda olduğu, zamanaşımının dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir . Dosyadaki belgelerin incelenmesinde, ..... ile yapılan 08.07.2008 tarihli bireysel kredi sözleşmesinde davalının müşteri, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalarının bulunduğu anlaşılmaktadır.Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder. Sebepsiz zenginleşmede ise sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler..... 17.02.2010 tarih, .....sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.....Taraflar arasında anılan sözleşme imzalandığından, davacının bu sözleşme ilişkisine dayanarak zararının tazminini talep ettiği açıktır. O halde, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın; sebepsiz zenginleşme kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi ve zamanaşımı süre ve başlangıcının buna göre belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.Mahkemece, alacağın Borçlar Kanunu’nun 125.maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu ve dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı göz önünde tutularak, işin esasına girilmesi gerekirken; hatalı teşhis ve değerlendirme sonucu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.