MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/01/2015NUMARASI : 2013/964-2015/24Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; davalı ile 2011 yılından beri evli olduklarını ve 6 yaşında bir kızlarının bulunduğunu, davalının evliliğinin başından itibaren kendisine şiddet uyguladığını, yaklaşık 4 ay önce davalının yine kendisini döverek sokağa attığını ve bunun üzerine çocuğu ile birlikte baba evine sığınmak durumunda kaldığını belirterek, kendisi için aylık 700 TL, müşterek çocuk için ise aylık 1000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı duruşmadaki beyanında ise; davalı eşinin kendisine sürekli şiddet uyguladığını, müşterek çocuğun kız olarak doğmasından sonra bu şiddet ve baskısını daha da arttırdığını, 2013 yılı Ağustos ayında kendisini darp ettiğini ve ardından baba evine götürdüğünü, bir süre burada kaldıktan sonra davalının tekrar birlikte İzmir'e dönmek istediğini ancak kendisinin eşinden gördüğü şiddet ve eşinin erkek kardeşinin uygunsuz davranışları sebebi ile İzmir'e gitmeyi kabul etmediğini belirtmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının asabi ve geçimsiz bir kişiliğe sahip olduğunu, en ufak tartışmalarda ailesinin evine gittiğini, davalı müvekkili ve ailesi ile ilgili sürekli yalanlar söylediğini, hatta davalının abisini kendisine karşı uygunsuz davranışlar göstermekle suçladığını, bunun üzerine davalı müvekkilinin davacı ve abisini yüzleştirdiğini, ancak bu defa davacının kaçamak cevaplarla olayı kapatmaya çalıştığını, müvekkili davalının bu sorunları konuşmak üzere davacıyı da alarak ailesinin evine gittiğini, burada davacı ve ailesinin davalıya Kahramanmaraş'a taşınmayı şart koştuklarını, davalı müvekkilinin işi sebebi ile bunu kabul etmediğini, bunun üzerine davacının İzmir'e dönmeyeceğini söyleyerek ailesinin yanında kaldığını, bu şekilde gerçekleşen olaylarda davacının ayrı yaşamakta haklı olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacı kadın için talep edilen tedbir nafakası bakımından, davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat edemediği gerekçesi ile reddine, müşterek çocuk için talep edilen tedbir nafakası bakımından ise davalı babanın davacı annenin yanında kalan çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğu gerekçesi ile aylık 300 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.Somut olayda; davacı taraf davalı eşinden sürekli şiddet gördüğünü ve davalının erkek kardeşinin de kendisine karşı uygunsuz davranışlarda bulunduğunu, bu nedenlerle ailesinin yanında yaşadığını ve müşterek konuta geri dönemediğini iddia etmektedir. Dosya kapsamında dinlenen davacı tanıkları taraflar arasındaki geçimsizliğe dair görgüye dayalı bilgileri olmadığını belirtmiş olmakla birlikte, taraflar arasında görülen boşanma davasında dinlenen davacı tanıkları (davacının kız ve erkek kardeşi, anne ve babası) ise, davalının davacıya şiddet uyguladığını, davalının vücudundaki darp izlerini gördüklerini, davacının davalı kocasına, erkek kardeşinin kendisine sarkıntılık ettiğini anlatması üzerine davalının davacıya dayak attığını ve davacıyı ailesinin evine getirdiğini, yaşananlar sebebi ile davacının müşterek konuta geri dönmek istemediğini belirtmişlerdir. Dinlenen davalı tanıkları (davalının erkek kardeşi ve eşi) ise taraflar arasında zaman zaman ufak tefek sorunlar yaşandığını ancak bunları hallettiklerini, son olarak aralarında bir problem olmadığını, davacının ailesinin yanına gitmek istemesi üzerine davalının davacıyı Kahramanmaraş'a götürdüğünü ancak davacının bir daha geri dönmediğini belirtmişler; buna karşın davalı eşi ile hiçbir sorun yaşamayan davacı kadının neden evine dönmek istemediğine dair herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Bu kapsamda, tanık beyanlarına göre davacı kadının davalı eşinden şiddet gördüğü ve bu gerekçeyle eve dönmek istemediği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu sabittir.O halde mahkemece, davacının ayrı yaşamda haklı olduğu hususunun ispat edilmiş olduğu gözetilerek taraflarının sosyol-ekonomik durumlarıyla orantılı tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davacının tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.