Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15634 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14187 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİASIL DAVADA DAVACILAR : 1 - ..., 2 - ... VEK.AV...., 3- ... VEK.AV....BİRLEŞEN DAVADA ASIL VE BİRLEŞENDAVADA DAVALI : ... VEK.AV....Taraflar arasında görülen ecrimisil davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar .... vekili dilekçesinde; dava konusu .... parsel sayılı taşınmazın tarafların murisi .... ait iken satım akdi ile davalıya verildiğini, bu nedenle müvekkillerinin muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası açtığını ve davanın kabulü ile taşınmazda paydaş haline geldiklerini, ancak taşınmazın halen davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek; muris....’ın öldüğü 01.04.1994 tarihi ile 31.12.2005 tarihleri arasındaki dönem için 29.937 TL ecrimisil ile 6.000 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.937 TL nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.Birleşen .... sayılı davada davacı .... vekili; aynı vakıalara dayanarak, muris ...’ın öldüğü 01.04.1994 tarihi ile davacının paydaş haline geldiği 28.02.2006 arasındaki dönem için 7.200 TL ecrimisil ile 50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.250 TL nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.15.07.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile davacılar ...., 09.10.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de davacılar .... ecrimisil istemleri 9.979,07 TL ye, işlemiş faiz istemi ise 9.980,28 TL ye artırılmıştır.Davalı vekili asıl davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacıların ancak tapu iptali ve tesciline ilişkin ilamın kesinleştiği tarihten itibaren ecrimisil talep edebileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.....1- Davalı tarafın birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,2- Davalı tarafın asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ...’nin, vekili olan Av. ...’i 18.09.2008 tarihinde azlettiği ve davanın vekili Av. ... tarafından takip edildiği, ancak 12.10.2009 tarihli celseye davacı ... vekili Av. ...’ün mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece; dosyanın 26.06.2006 ve 22.11.2006 tarihli celselerde işlemden kaldırıldığı ve sonradan yenilendiği gözetilerek, davacı ...’nin açtığı davanın HUMK. nun 409/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu davacı yönünden de ecrimisile hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Ayrıca; zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olup, yazılı yargılama usulüne tabi davalarda cevap süresi içerisinde ileri sürülmelidir.Zamanaşımı def’inin yukarıda belirtilen süre geçtikten sonra ileri sürülmesi, savunmanın genişletilmesi anlamına gelir. Genişletilmiş olan bu savunmaya, davacı tarafça (açık veya zımni) izin verilmediği takdirde, zamanaşımı def’i incelenemez.Somut olayda; süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi ile dava konusu ecrimisilin bir kısmının zamanaşımına uğradığını savunan davalı vekili,, 16.05.2007 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı defini tekrar ederek dikkate alınmasını istemiştir. Cevap dilekçesinin tebliğ edilmemiş olması nedeni ile zamanaşımı definin ileri sürüldüğünden haberdar olmayan davacı vekili, 16.05.2007 tarihli dilekçe üzerine, zamanaşımı definin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira muris muvazaasına dayanan tapu iptali ve tescil davası sonucunda tesis edilen kararların geçmişe etkili sonuç doğuracağını bildirmiştir. Buna göre, davalı vekilinin genişletilmiş savunmasına; davacılar vekilince savunmanın genişletildiğinden bahisle karşı konulmadığı, dolayısıyla davacılar vekilinin, davalı vekilinin süresinde ileri sürülmeyen zamanaşımı def’ine, (derhal) itiraz etmemek suretiyle, zımnen izin verdiği anlaşılmaktadırHal böyle olunca, mahkemece; davalı vekilinin zamanaşımı defi nazara alınarak; davacılar ..... lehine dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, zamanaşımı definin davaya cevap süresinden sonra yapıldığından bahisle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.