Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15561 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 460 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafça istenilmekle, daha önceden belirlenen 20.12.2016 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı şirket temsilcisi .... geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00' e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, borç nedeniyle elektriğinin kesildiğini, bu nedenle ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın derdest olduğunu, davalı şirketin 2014 yılı nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarına ait elektrik faturalarını tahakkuk ettirmediği gibi abonelik sözleşmesini de feshettiğini ileri sürerek; abonelik sözleşmenin feshinin iptalini ve sözleşmenin eski hali ile devamına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; taraflar arasında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davada verilen tedbir kararı üzerine davacı şirketin kesilen elektiriğinin açıldığını, elektriğin tedbiren açılmış olması nedeniyle fatura tahakkuk ettirilmediğini, kullanılan bilgisayar sisteminde davacı şirketin abone kodunun icralık abone tahliye koduna geçirilmiş iken yapılan değişiklik ile takip-abone aktif olarak düzenlendiğini, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davalı kurumca düzenlenen ve davacı tarafından sunulan belge ile elektrik aboneliğinin iptal edilmediğinin belirlendiği gerekçesiyle; davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.1- Dava, elektrik aboneliği sözleşmesi nedeniyle yaratılan muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 01.08.2014 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede altı bent halinde sayılan davalar, ticari dava sayılır. Taraflardan biri, tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince, bu mahkemenin bulunmadığı yerlerde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re'sen incelenir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın, tacir olan tarafların ticari işletmelerine ilişkin olduğu, dolayısıyla davanın ticari dava olduğu ortadadır.Bu durumda, mahkemece; davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, genel mahkeme sıfatıyla bakılmış olması usul ve yasaya aykırıdır. 2-) Bozma nedenine göre davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.