....Taraflar arasında görülen maddi ve manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dilekçesi ile; avukatlık yaptığı ofisinde yardımcısı ile birlikte görev yaptığı 05.12.2003 tarihinde doğalgazdan zehirlendiğini, hayati tehlike geçirdiğini yaklaşık 30 gün tedavi gördüğünü, hastaneden sonraki dönemde ise, doğalgazın neden olduğu beyinden kaynaklı arazların yaşam kalitesini bozduğunu, uğradığı kazanç kaybının yanısıra fiziki anlamda da rahatsızlıkların kendisini rahatsız ettiğini, zehirlenme olayının diğer mağdurunun davalılar aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtığını, bu davaya müdahil olduğunu, söz konusu davanın davacısı ile birlikte kararı temyiz ettiğini, bozma ilamının kendisine 17.02.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde bu davayı açtığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 1.000 TL maddi 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar cevap dilekçelerinde; öncelikle davanın zamanaş??mı nedeniyle reddini talep etmişlerdir. Mahkemece; davacının ceza davasında müdahil olmadığı, olay tarihinde yürürlükte bulunan... 'nun 455, 459 ve 102.maddesine göre, davalı görevlilerinin ihmalleri sebebiyle zehirlenme fiilinin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, Borçlar Kanunu'nun 60.maddesine göre davanın 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ceza zamanaşımının uygulanacağı kabul edilse dahi zamanaşımının dolduğu, davacı, şikayetçi ve müdahil olmadığından, dava dilekçesinde delil olarak gösterilen ....sayılı davasında davacının kusursuz olduğuna dair kararın 17/07/2010 tarihinde tebliğ edilmiş olmasının davacı için zamanaşımını tebliğ tarihinde başlatmayacağı, müdahil olmasının zamanaşımının başlangıç tarihini değiştirmeyeceği, davacı için zamanaşımı süresinin haksız fiilin gerçekleştiği 06/12/2003 tarihinde başladığı 06/12/2004 tarihinde dolduğu, ceza zamanaşımının uygulanması halinde ise 06/12/2008 tarihinde zamanaşımının dolduğu, davalıların itirazının yerinde olduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ...Somut olayda, dava dilekçesi, davalı ...'ne 09.07.2010 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı ... tarafından 16.07.2010 tarihinde cevap sürelerinin uzatılması için dilekçe verilmiş, mahkemece dava dilekçesine cevap verme süresinin (ilk itirazlar hariç olmak üzere) duruşma gününe kadar uzatılmasına karar verilmiştir. İş bu davalı süre uzatım talepli dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. Davalı 30.09.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Davalı ..... dava dilekçesi 17.09.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı 03.11.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Zamanaşımı 818 sayılı B.K'nun 125 ila 140. maddeleri (6098 Sayılı T.B.K'nun 146 ila 161.maddeleri) arasında düzenlenmiştir. Zamanaşımı, belirli bir süre içerisinde hakkını talep etmemiş olan alacaklının, bundan sonra alacağını dava yoluyla talep edememesidir. Borç-alacak, B.K.'nunda belirtilen zamanaşımının geçmesiyle artık dava yolu ile istenemez. Bu bakımdan zamanaşımına uğrayan borç (alacak) eksik bir borçtur. Fakat zamanaşımına uğramış borç herhangi bir biçimde daha sonradan ifa edilirse bu ifa geçerlidir. Zamanaşımı hukuki açıdan bir def-i niteliği taşımaktadır. Borçlu, borcunu ödemek istemiyorsa borcun zamanaşımına uğradığını ve borcun dava edilebilme niteliği olmadığını açık bir biçimde yargılama süresinde ileri sürmelidir. Zira, 818 sayılı B.K'nun 140.maddesi (6098 Sayılı T.B.K'nun 161.maddesi), zamanaşımı ileri sürülmediği takdirde hakimin zamanaşımını kendiliğinden dikkate alamayacağı hükmünü taşımaktadır. Davada zamanaşımı def-inin ileri sürülmesi, yazılı yargılama usulünde esasa cevap süresi içinde verilen cevap dilekçesi ile basit yargılama usulünün uygulandığı halde ise en geç ilk oturumda esasa girilmeden evvel sözlü ya da yazılı beyanla olmalıdır.Süresi içerisinde ileri sürülmeyen, fakat yargılamanın ilerleyen aşamalarında ileri sürülen zamanaşımı def-i, savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşabilir. Savunmanın genişletilmesi itirazının da zamanaşımının defini içeren dilekçenin davacı tarafa tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekir; aksi halde zamanaşımı defi zamanında yapılmış gibi işleme tabi olur. (.... tarihli ..... sayılı ilamı) Somut olayda, davacı tarafça verilen 17.05.2011 ve 24.01.2011 havale tarihli dilekçelerde zamanaşımı itirazlarının süresinde yapılmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, davalıların zamanaşımı itirazlarının süresinde olup olmadığı, davacı tarafın zamanaşımı itirazlarının süresinde yapılmadığına ilişkin beyanları değerlendirilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün ....nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.