Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15490 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19670 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : AKÇAKALE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2014NUMARASI : 2011/239-2014/328Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili, dava dilekçesi ile; davacıların desteği H. K. 'ın 11/06/2011 tarihinde davalıya ait olan, güvenlik önlemi alınmamış, kapı ve penceresi kilitsiz bina şeklindeki trafoya girdiğini, akıma kapıldığını, hayatını kaybettiğini; olayın meydana gelmesinde kurumun sorumlu olduğunu, çocuğun annesi, babası, kardeşleri olan davacıların büyük üzüntü yaşadıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, baba için 1.000.00 TL maddi, 30.000.00 TL manevi, anne için 1.000.00 TL maddi, 30.000.00 TL manevi, kardeşleri Kadir, Mehmet, Ömer ve İbrahim için 10.000.00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; tüm kusurun vefat eden çocukta olduğunu, davalının sorumlu olmadığını belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacı anne ve babanın talep etmiş olduğu maddi tazminatın 1.428,28 TL'sinin kabulüne, 571,72 TL'sinin reddine, kabul edilen tazminat miktarına olay tarihinden (11/06/2011) itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan alınarak davacı anne ve babaya ödenmesine, vefat eden çocuk ağır kusurlu olduğundan manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava, Borçlar Kanununun 58. (yeni 69.) maddesine dayanan tazminat isteminden ibarettir. Borçlar Yasasının 58/1.maddesi gereğince imal olunan bir şeyin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.BK. 58.maddede öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gerekir. Anılan maddedeki sorumluluk kusura dayanmayan kusursuz sorumluluk hallerinden olup, yapı eseri sahibi ancak davacının ağır kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığının ispatı halinde sorumluluktan kurtulabilir.Somut olayda mahkemece, elektrik mühendisi bilirkişinin katılımı ile yapılan keşif sonucu sunulan bilirkişi raporunda olay nedeni ile vefat edenin %80, davalı kurumun %20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, itiraz üzerine alınan ve İTÜ öğretim üyesi iki bilirkişi ve bir avukat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise; vefat edenin %10, çocuğu teşvik eden dava dışı kişinin %20, bakım ve denetim yapmayan davalı kurumun %70 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş; bu rapora da itiraz edildiğinden elektrik mühendisleri ve hukukçudan oluşan son bilirkişi raporunda ise; vefat edenin %60, çocuğu teşvik eden dava dışı kişinin %20, davalı kurumun %20 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş, mahkemece son rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.HMK'nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu ile İTÜ öğretim üyesi olan bilirkişiler tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporu arasında çelişki açık olup, mahkemece; daha önceki bilirkişiler dışında, konusunda uzman Üniversite öğretim üyelerinden oluşacak bilirkişi kurulundan, dosyadaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek,itirazları karşılayacak, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, raporlar arasındaki çelişki ve taraf itirazları giderilmeden, itiraza uğrayan bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Ayrıca, TBK 56/2 madde hükmüne göre; ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. 22.06.1986 gün ve 7/7 sayılı İBK da kusurun gerekmediği vurgulanmıştır. Fakat kusur, tazminatın belirlenmesinde gözetilecek bir unsurdur. Davacılar, davalının tam kusurlu bulunduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır. Mahkemenin hükmüne dayanak aldığı bilirkişi raporunda ise davalının %60 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. O halde mahkemece; maddi tazminattan desteğin kusur oranına göre indirim yapıldığına göre, manevi tazminattan da hak ve adalet ilkesine göre yapılacak indirim sonucu belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, hukuki nitelendirme de yanılgıya düşülerek, vefat eden çocuk ağır kusurlu olduğundan bahisle manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.