Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15473 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19173 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADIYAMAN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2014NUMARASI : 2013/197-2014/295Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Adıyaman ...........Mah. ......... ada ....... parsel nolu taşınmazı 08/06/2012 tarihinde satın aldığını, taşınmazın dükkân olarak kullanıldığını, ........... numaralı elektrik aboneliğinin devrini üzerine aldığını, ancak birkaç ay sonra 2.086,70 TL tutarlı faturanın gönderildiğini, bahse konu borcun müvekkilinden önceki döneme ait olduğunu belirterek haksız yere tahsil edilen 2.086,70 TL'nin davalıdan faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında; tahakkuka esas sürede davacının fiili kullanıcı olduğunu belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; önceki aboneye ait tüketim bedelinin yeni abone olan davacıdan tahsili talebinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı belirtilerek, davanın kabulü ile; 2.086,70 TL alacağın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak; davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan elektrik bedelinden ise, ancak abonesiz kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur.Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bahse konu dükkânı 08.06.2012 tarihinde satın aldığı, 12.10.2012 tarihinde aboneliği devraldığını, dükkânda 16.03.2011-02.07.2011 tarihleri arasındaki elektrik tüketim miktarının 3102 kw olduğunu, bu dönemde abonesiz olarak usulsüz elektrik kullanıldığını, sorumluluğun ise o dönemdeki malike veya dükkanı işleten şahsa ait olduğunu belirtmiştir.Davacının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir.Yargılama sırasında da, iş yerinde kimin ve hangi tarihten itibaren faaliyette bulunduğu ilgili kurumlardan araştırılmamış, ihtilaf konusu dönemde davacının fiili kullanıcı olup olmadığı araştırılmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece; ihtilaf konusu dönemde davacının iş yerinde ticari faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili kurumlardan sorularak saptanması, davalının ticari faaliyette bulunduğunun tespiti halinde dosyasının dava konusunda uzman bilirkişiye verilerek, elektrik bedelinin ilgili yönetmelik hükümlerine göre hesaplatılması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.