Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15468 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19170 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 8.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/05/2014NUMARASI : 2012/279-2014/263Taraflar arasındaki istirdat-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin vasisi olduğu eşi A.. B.. hakkında su aboneliği borcundan dolayı Adana 4.İcra Müdürlüğünün 2011/10939 esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, haciz baskısı altında olmasından dolayı 05/03/2012 tarihinde dosya kapsamındaki borcun tamamını ihtirazı kayıtla ödediğini, takibe konu .......... nolu abonelik sözleşmesindeki imzanın kısıtlı A.. B..'a ait olmadığını, müvekkilinin icra takibine maruz kalması ve bunun sonucunda haciz işlemi yapılmasından dolayı komşularına ve çevresine mahcup olduğunu ve derin bir manevi çöküntü içine girdiğini belirterek haciz baskısı altında ödenen 2.620,00 TL'nin istirdaten ve 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, karar verilmesin talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının davalıya aboneliğinin olmadığı belirtilerek 2.620,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin ise;kişilik haklarına doğrudan saldırı olmadığından ve manevi tazminat şartları olmadığından reddine, karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan su tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan su bedelinden ise, ancak abonesiz kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur.Somut olaya gelince; davalı, davacı adına kayıtlı olduğunu iddia ettiği abonelikte kullanılan suyun bedelini talep etmiş, davacı vasisi ise kısıtlı ile kurum arasında abonelik ilişkisi bulunmadığını savunmuştur.Mahkemece, imza incelemesi yaptırılmış, alınan raporda aboneliğin yapılması için davalı idareye verildiği iddia edilen talep belgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı, davacının davalı ile yapmış olduğu abonelik sözleşmesinin de ibraz edilemediği,davacının davalıya abone olmadığı belirtilerek yapılan ödemenin iadesine karar verilmiştir. Davacının abone olmadığı kanıtlanmış ise de;Adana Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 25.12.2012 tarihli yazısında A.. B..'ın bahse konu yerde 03.01.2000-02.02.2000 ile 11.02.2000- 01.11.2003 tarihleri arasında kebapçı dükkanı işlettiği belirtilmiş, vasi Hamide ise duruşmada alınan beyanında Ahmet'in baraka şeklinde kebapçı dükkanı olduğunu ancak evlerinin de orada olduğunu kovalarla evden su götürerek kullandığını belirtmiştir. Bu şekilde bahse konu yerde Ahmet'in kebapçı dükkanı işlettiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece Ahmet'in niza konusu döneme ilişkin olarak fiili kullanıcı olduğu süre tespit edilerek dosyanın uzman bilirkişiye verilerek bilirkişiden davacının sorumlu olduğu bedelin hesaplatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.