Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15419 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9817 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2014NUMARASI : 2013/889-2014/193Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin, Gaziantep huzur evinde ikamet ettiğini, eşine aylık 500 TL nafaka ödediğini, çocuklarının kendisine kredi çektirdiğini ve kredi ödemesini yaptığını, müvekkilinin çocuklarının maddi durumlarının iyi olduğunu; müvekkilinin ise, maaşı haricinde herhangibir gelirinin olmadığını, aldığı maaştan ödemelerden sonra kalan miktarla geçinemediğini ileri sürerek; davalıların herbirinden 500'er TL, toplamda 1000 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılardan İ.. D..; davacı babasının kumar alışkanlığının bulunduğunu, ailesine müessir fiilde bulunduğunu, kötü alışkanlıklarının uzun süre devam ettiğini, haksız tahrik altında babasını bıçakladığını, annesi ve kendisini de psikolojik baskı yaparak evden uzaklaştırıldığı gerekçesiyle şikayet ettiğini ancak, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini davacı babasının evi kendi rızası ile terk ettiğini, davacının işçi emeklisi olduğunu, ayda 1500 TL emekli maaşı aldığını; kendisinin ise ceza evinde olduğunu savunup, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılardan Hacı Doğan; babasının kumar alışkanlığı nedeniyle mal varlıklarını sattığını, aile fertleri ile tartıştığını, aile fertlerine müessir fiilde bulunduğunu, kötü alışkanlıklarının uzun süre devam etmesi, ev eşyalarını satmak istemesi üzerine tartışma çıktığını, babasının annesine saldırdığını; kardeşinin, ağır tahrik altında kışkırtma neticesinde ceza aldığını; babasının, evinde kira vermeden oturuyoruz diyerek, kendi rızası ile 10.000,00 TL vererek ve kredi çekerek ev almasını istediğini, kalan miktarı tamamlayarak ev aldığını, babasına her ay elden 200,00 TL ödeme yaptığını; babasının, kendi rızası ile evi terk ettiğini ve huzur evine yerleştiğini; babasının, annesine ödediği nafakayı kendilerinden almaya çalıştığını; memur maaşının dışında gelirinin olmadığını, konut kredisi ödediğini, üç çocuğunun olduğunu; babasının ise emekli maaşının olduğunu, her ay eline ödediği 200,00 TL ile birlikte 1700,00 TL para geçtiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacının, nafaka talep ettiği çocukları H.D..'ın üç çocuğunun bulunması; diğer davalı İslam'ın ise, asgari ücretle çalışıyor olması, 2015'e kadar da cezaevinde kalacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Davacının, davalı (cezaevinde bulunması nedeniyle) islam yönünden temyiz talebinin reddi ile Hacı yönünden temyiz talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda:TMK 364/1. maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyuna nafaka vermekle yükümlüdür.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07/06/1998 gün, 1998/656 E.- 1998/688 K.sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nev'i sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle, kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Somut olayda; davacı, yardım almaksızın yaşamını sürdürmekten yoksun olduğundan, alt soyu olan çocuklarından yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, yardım nafakasının miktarı takdir edilirken, bunu ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi de gerekir. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçimine katkı olacak miktarda, davalıların geliri ile orantılı olarak, Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, takdir edilmesi gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının huzur evinde kaldığı, eşinden boşandığı ve eşine karşı nafaka yükümlüsü olduğu; davacının, davalılardan İslam tarafından bıçaklandığı ve İslam'ın cezaevinde bulunduğu, diğer davalı Hacı'nın ise polis memuru olduğu anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalılardan polis memuru olan Hacı'nın gelir durumu, paranın satın alma gücü nazara alındığında; mahkemece TMK.'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak davacı lehine yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.