Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15399 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9840 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : EREĞLİ(KONYA) 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2013NUMARASI : 2012/637-2013/409Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakasının arttırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı; boşanma davası sonucu velayeti kendisine verilen ortak çocuk ve kendisi için hükmedilen nafakanın yetersiz olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen 125 TL olan iştirak nafakasının 300 TL'ye, kendisi için hükmedilen 200 TL yoksulluk nafakasının da 350 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davalının, cezaevinden yeni çıktığı, işsiz olduğu, kumar oynatarak geçimini sağladığı, her hangi bir mal varlığının da olmadığı ve mali durumunda olumlu bir değişiklik bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Dava, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının ev hanımı olduğu, kirada oturduğu, aylık 350,00 TL kira ödediği, üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz mal varlığının bulunmadığı; davalının cezaevinden çıktığı, babası, kız kardeşi ve yeğeni ile birlikte yaşadığı, üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz malvarlığının bulunmadığı; ancak, kumar oynatmak suretiyle gelir elde ettiği, ortak çocuğun 2007 yılı doğumlu olup ana sınıfına başladığı anlaşılmıştır.Bu bilgiler ışığında, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, özellikle çocuğun yaşına, yeni başlayan eğitim masraflarına ve ihtiyaç durumuna göre; müşterek çocuk için önceden hükmedilen iştirak nafakasının hakkaniyete uygun bir miktarda artırılması gerekmektedir. Yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde, küçük için talep edilen artırım isteminin de reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.