Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15393 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7300 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/11/2013NUMARASI : 2004/348-2013/579Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı (Birleşen Davada Davacı) vekili ile davalı (Birleşen Davada Davalı) İl Özel İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili 05.07.2004 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, mülkiyeti davalı Ankara İl Özel İdaresi'ne ait ......... binasının .......... katında bulunan .......... numaralı işyerinin ve .......... katında bulunan ....... numaralı deponun kiracısıyken, 24.12.2003 tarihinde ............binasında çıkan yangın sonucu müvekkilinin demirbaşlarının, tefrişat malzemelerinin ve muhasebe kayıtlarının yandığını, müvekkilinin toplam zararının 445.000,00 TL olduğunu, zararın meydana gelmesinde davalı Metin'in BK'nın 41. maddesi gereğince, davalı İbrahim'in, BK'nın 55. maddesi gereğince, davalı İl Özel İdaresi'nin de BK'nın 58. maddesi gereğince kusursuz sorumlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, 3.000,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 23.12.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 100.000,00 TL'ye yükseltmiştir. Davacı vekili 22.05.2012 tarihli birleşen dosyanın dava dilekçesinde; Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/348 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin toplam zararının 180.132,09 TL olarak belirlendiğini, bilirkişi raporuyla belirlenen miktar için ikinci kez ıslah mümkün olmadığından bakiye için eldeki ek davayı açma zaruretinin doğduğunu belirterek; öncelikle bu dava dosyasının duruşma yapılmaksızın Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/348 E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini, ardından 80.132,09 TL tazminatın asıl dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı Ankara İl Özel İdaresi'nden tahsilini talep etmiş, mahkemece; 04.06.2012 tarihli ilamla iş bu dosyanın, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/348 E. sayılı dosyası ile birleştirmesine karar verilmiştir. Davalı İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde; yangının, davalı İbrahim'in yanında işçi olarak çalışan davalı Metin'in, aydınlatma jenaratörünü çalıştırırken, jenaratördeki benzinin yere dökülüp alev alması sonucu çıktığını, yangının çıkışında müvekkiline yüklenebilecek bir kusur bulunmadığını, yangın nedeniyle meydana gelen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalı M.. B.. cevap dilekçesinde; .......... olarak bilinen çarşıda ........... numaralı işyerinde faaliyet gösteren şirkette işçi olarak çalışmaktayken, 24.12.2003 günü işyerine geldiğinde elektriklerin kesik olduğunu gördüğünü, jenaratörü çalıştırmak istediğini, birden alevler içinde kaldığını, davaya konu adreste haftanın üç dört günü elektrik kesintisinin yaşandığını, işvereninin talimatıyla jenaratörü çalıştırmak zorunda kaldığını, jenaratörün bakımının düzenli olarak yapıldığını, çarşıda bulunan iş yeri sahiplerinin elektrik tesisatının güçlendirilmesi için İl Özel İdaresine başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını, diğer taraftan, işyeri sahiplerinin çarşı yönetimine başvurarak ortak jenaratör alınmasına yönelik taleplerinin de sonuçsuz kaldığını, yangının çıkmasında kendisi dışında bir çok kişinin kusurunun bulunduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı İ. K. , cevap dilekçesi vermemiş, davacı vekili, 05.10.2004 tarihli ilk celsede davalı İbrahim hakkındaki davayı atiye bıraktığını beyan etmiş, bu davalı yönünden dava takipsiz bırakılmıştır. İhbar olunan A.. B.. vekili dilekçesinde; davaya konu yangının meydana geldiği tarih itibariyle çarşının davalı A.. V.. İl Özel İdaresine ait olduğunu savunarak; davanın öncelikle husumet yönünden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; asıl davada, davalı İbrahim hakkındaki dava takipsiz bırakıldığından bu davalı aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, A.. V.. İl Özel İdaresi ve M.. B.. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 90.066,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ile davalı il özel idaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı İl Özel İdaresi vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Davacı vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince; Dava ve birleşen dava; davalı İl Özel İdaresinin mülkiyetinde bulunan ........ binasında çıkan yangın sonucu davacının kiracı olarak kullandığı işyeri ve depodaki malların yandığı, davacının yangın nedeniyle maddi zarara uğradığı gerekçesiyle açılmış maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişiler, davacının toplam zararını 180.132,00 TL olarak tespit etmişlerdir. Mahkemece, davacının davalılarla birlikte müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek, belirlenen miktarından 1/2 oranında kusur indirimi yapılmış; asıl davanın kısmen kabulü ile 90.066,00 TL'nin davalıdan tahsiline, birleşen ek davanın reddine karar verilmiştir. Buna göre temyize konu uyuşmazlık; davacının uğradığı zararın kapsamı ve zararın meydana gelmesinde davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, davacının müterafik kusurun varlığının kabulü halinde, kusur indiriminin ne oranda yapılması gerektiği hususlarında toplanmaktadır. Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden; çarşı esnafının, elektrik kesintilerine karşı gerekli hassasiyeti gösterip, bir arada bulunmanın ortak bilinci ile hareket etmedikleri, tehlike anında kullanılacak alanların kaçak dükkan olarak kiralanmasına sessiz kaldıkları, hiçbir tedbir almadan sadece her esnafın kendi dükkanını beslemek için kullandığı jenaratörleri gelişi güzel çalıştırdıkları, hassas malzemeleri önlem almaksızın depoladıkları anlaşılmaktadır. ............yangınıyla ilgili olarak açılan ceza davasının yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda da; çarşıda sürekli elektrik kesintisi yaşanmasına rağmen çarşı esnafının gerekli girişimde bulunmadığı, elektrik kesintilerini sonlandırmak üzere alınması gerekli tedbirleri belirleyemedikleri, çarşı içerisinde yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde bulundurulmasına, satılmasına karşı ortak hareket etmedikleri, ortak alanların amacı dışında işyeri olarak kullanılmasına karşı çıkmadıkları, ortak mekanların düzensiz kullanılmasına müsamaha gösterdikleri, çarşının güvenliğini tehlikeye düşürebilecek taksirli davranışları önlemede yetersiz kaldıkları belirtilmek suretiyle, davaya konu zararın meydana gelmesinde %20 oranında kusurlu olduğunun rapor edilmiştir. Dava konusu olayla ilgili emsal kararlarda ve ceza davasında alınan bilirkişi raporlarında; çarşı esnafının %20 oranında kusurlu oldukları rapor edilmiştir. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. (BK m.44; TBK m.52)Bu bağlamda; davacının da aralarında bulunduğu çarşı esnafının davaya konu zararın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunduğu açık olup, mahkemece, kusur indirimine gidilmesinde bu bağlamda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, belirlenen tazminat miktarından 1/2 oranında indirim yapılmış olması doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece; davaya konu yangınla ilgili olarak açılmış ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporları ile emsal nitelikte kesinleşmiş tazminat davalarındaki bilirkişi raporları göz önünde bulundurularak, davacının da aralarında bulunduğu çarşı esnafının, müterafik kusurunun %20 oranında olduğu kabul edilerek, belirlenen tazminattan bu oranda indirim yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu 1/2 oranında indirim yapılması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Diğer taraftan, davacı vekili 05.07.2004 tarihli dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, 3.000,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 23.12.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 100.000,00 TL'ye yükseltmiş, bilirkişiler, toplam zararı 180.132,00 TL olarak tespit ettikten sonra ek dava ile 80.132,09 TL tazminatın asıl dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı Ankara İl Özel İdaresi'nden tahsilini talep etmiş, bu dava asıl dava ile birleştirilmiştir.O halde mahkemece; bilirkişilerce belirlenen tazminat miktarından %20 oranında kusur indirimi yapıldıktan sonra birleşen dava ile ilgili karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu birleşen davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.