Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15391 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19488 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BURSA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/11/2013NUMARASI : 2009/2452-2013/1760Taraflar arasındaki vasiyetnamenin açılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde mirasçı H.. K.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavada; muris C.. Ö.. tarafından düzenlenen vasiyetnamenin açılıp okunması istenmiş, mahkemece; talebin kabulüne karar verilmiş, hüküm, mirasçılardan H.. K.. tarafından, yargılama sırasında kendisine usulüne uygun tebligat yapılmadığı gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; mirasçı H.. K..'na yargılama sırasında yapılan tebliğatların 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı ve buna bağlı olarak da vasiyetnamenin açılması kararının usulüne uygun verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır. Vasiyetname, bir kişinin, ölümüne bağlı olarak gerçekleşmesini arzu ettiği istek, emir ve kararlarını içeren, tek taraflı, ölüme bağlı bir hukuki işlem türü olup, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından açılır, ilgililere tebliğ olunur. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır. (TMK 596/1-2) Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tesbit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmalarını temine yönelik bir işlemdir. Bu nedenle, Sulh Hakiminin görevi, vasiyetnameleri açarak lehine kazandırma yapılan kişi ile yasal mirasçılarına vasiyetnamenin onaylı bir örneğini tebliğ edip, vasiyetnamenin açılması sırasında hazır bulunmak üzere çağrılmasını sağlamaktır.Bilinen tüm mirasçılar ve diğer ilgililer usulüne uygun çağrılmadan, vasiyetnamenin açılıp okunması doğru değildir. Bu nedenle ilgililere yapılacak tebligatların usulüne uygun yapılması gerekir. Kural olarak tebligat; tebliğ yapılacak kişiye, bilinen en son adresinde yapılır. (Teb. K. m.10, Teb. Kan.Yön m.16) Kendisine tebligat yapılacak kimse adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile birlikte aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. (Teb. K. m. 16, Teb. Kan. Yön. 25) Muhatabın kendisi ile birlikte aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacak tebligatın geçerli olabilmesi için; muhatabın öncelikle o adresten geçici olarak ayrıldığının tespit edilmesi gerekir. (Teb. K. m.20 ) Muhatabın tebliğ adresinde bulunup, bulunmadığı, bulunmuyorsa nedeni tespit edilmeden, muhatapla birlikte aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacak tebligat usulsüzdür. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde, mirasçı Hamdiye'ye çıkarılan vasiyetname ekli davetiyenin, mirasçının adreste bulunup bulunmadığı araştırılmadan doğrudan "aynı çatı altında yaşayan yeğenine" tebliğ edildiği; bu haliyle mirasçı Hamdiye'ye yapılan tebligatın yukarıda belirtilen kanun ve yönetmelik hükümlere aykırı yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu açıktır. Hal böyle olunca mahkemece; mirasçı Hamdiye'ye, vasiyetname ekli davetiyenin, Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun yapılması, ardından hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.