MAHKEMESİ : SAKARYA 1. ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 26/06/2014NUMARASI : 2014/40-2014/437Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R Dava; araç tamir sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 20.515,52 TL'nin davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki; eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. (818 sayılı BK m.355; 6098 sayılı TBK m.470) Davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılarak, işin esasına yönelik karar verilmiştir.Bu bağlamda temyize konu öncelikli uyuşmazlık; davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasının yerinde olup olmadığı hususundadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Kanun'un 87. maddesi uyarınca, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İş bu dava ise 16.01.2014 tarihinde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce açılmıştır. Buna göre somut olayda, dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması ve davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılıp bakılamayacağının 4077 sayılı Kanun hükümlerine göre incelenmesi gerekir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 3/e maddesinde, tüketici "Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi" olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa, hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Bundan dolayı somut olayda olduğu gibi, eser sözleşmesinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Nitekim aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.2003 gün ve 2013/15-127 E., 2003/102 Karar sayılı kararında da açıklanmıştır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Mahkemelerin görevli olup olmadığını davanın başında kendiliğinden incelemesi ve görevsiz olduğu kanısına varması halinde öncelikle görevsizlik kararı vermesi gerekir. Çünkü, hükmü veren mahkemenin görevsiz olması mutlak bozma nedenidir.Hal böyle olunca mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağı nazara alınarak, görevsizlik kararı verilmesi ve davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu tüketici mahkemesi sıfatıyla yazılı şekilde uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre şimdilik davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.