MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ VEK.AV. ....Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı....ile davacı arasında yapılan 2003 tarihli kira sözleşmesi gereğince davacının, sözleşmeye uygun olarak hazır prefabrik kabini kurarak büfe olarak işletmeye başladığını, okulda bulunan öğrenci sayısındaki artış ve kira süresinin üç yıl olması nedeniyle işletilmekte olunan büfe yerine 247 m2 kapalı alanlı, 108 m2 açık alanlı bina yapıldığını, kira sözleşmesinin süresinin dolması üzerine taraflar arasında 2007 yılında yeniden üç yıllık kira sözleşmesi imzalandığını ancak kiraların davacı tarafından ödenememesi üzerine davalı Rektörlük tarafından gönderilen 24.03.2009 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesinin fesih ihtarı ile sona erdiğini, sözleşmeye konu binanın davacı tarafından tahliye edilmesi neticesinde davacı tarafından yapılmış tüm tesisin davalı rektörlüğün kullanımına kaldığını, yaptırılan tespitte tesisin toplam 104.046,30 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek, şimdilik 10.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 21/02/2011 tarihli ıslah dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması nedeni ile toplam talep miktarının 104.046,30 TL olarak kabul edilmesi için davayı ıslah ettiklerini bildirmiştir. Davalı vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek, zamanaşımı def'ini ileri sürmüş, esastan da davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının dava konusu binayı davalı kurum ile yaptığı 08/10/2003 tarihli sözleşmeden sonra 2004 yılı yaz aylarında yaptığı, sözleşmenin 08/10/2006 tarihinde sona erdiği davacının sebepsiz zenginleşme nedeni ile yasada belirtilen bir yıllık süre içinde dava açmadığı, davanın bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 04/11/2009 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir..... 818 sayılı BK.'nun 61-66.maddelerine (6098 sayılı TBK.'nun 77-82.maddelerinde) sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. 22.02.1991 gün, ....'nda da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Somut olayda; taraflar arasında yapılan 08.10.2003 tarihli ve 3 yıl süreli ilk kira sözleşmesi gereğince, ....ı giriş kesimine yakın konumda, kantin-kafeterya amaçlı işletilmek üzere, demir profil kolon üzeri demir profil karkas çatısı bulunan 247.20 m2 lik tek katlı yapı ile 108.00 m2 lik sundurmanın davacı tarafından yapıldığı, kira süresinin sona ermesinden sonra davalı Rektörlük tarafından 2007 yılında yapılan ikinci ihalenin de davacı üzerinde kalması üzerine, taraflar arasında yeniden kira sözleşmesi imzalandığı, davalı Rektörlük tarafından davacı tarafa gönderilen 24.03.2009 tarihli ihtarname ile, kira sözleşmesinin feshedilerek kiralananın 15 gün içinde tahliye edilmesi gerektiğinin davacı tarafa bildirildiği ve bunun üzerine söz konusu kantinin 25.05.2009 tarihinde davacı tarafından boşaltılarak tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi; dava tarihinden önce yapılan imalatlar nedeniyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalının) bu imalatın yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir. Bu azalma ve çoğalma davacının, dava konusu taşınmazdan ayrılması sonucunda el çektirildiği tarihte gerçekleşir. O halde mahkemece; davacının, kantin-kafeterya amaçlı işletilmek üzere 247.20 m2 lik tek katlı yapı ile 108.00 m2 lik sundurma yaptığını iddia ettiği taşınmazdan, ''Tutanaktır'' başlıklı belgede belirtildiği üzere 25.05.2009 tarihinde ayrıldığı ve davacının taşınmazdan el çektiği bu tarih itibariyle davanın süresinde açıldığı dikkate alınmak suretiyle davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, söz konusu kira sözleşmesinin sona erdiği 08.10.2006 tarihinin esas alınarak yazılı ve yanılgılı gerekçe ile davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.