MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/04/2014NUMARASI : 2013/141-2014/376Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı; davalı Hendek Orman İşletmesi'nden ihale ile satın aldığı, .. ve .. plakalı araçlar üzerinde Hendek Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2004/361 ve 2004/369 Esas sayılı dosyalarında verilen tedbir kararı nedeni ile adına tescil yaptıramadığını, bu nedenle her araç için 1.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi olmak üzere tazminatın tahsilini talep etmiş, daha sonra ıslah dilekçesi ile toplam tazminat talebini 14.000,00 TL’ye çıkartarak her iki aracın adına hükmen tescil kararı verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, ..ve .. plakalı aracın davacı adına trafik kaydına tesciline; 1.500 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davalının dava konusu araçların davacı adına trafiğe kaydına ilişkin hükme yönelik temyizine gelince; trafik kayıtlarının iptali ve tescili idari birer işlemdir. Trafik kaydının değiştirilmesini amaç tutan kararlar nitelikleri bakımından idareyi bir işlem yapmaya zorlayan kararlardan olup, adliye mahkemeleri idareyi belli bir şekilde işlem yapmaya zorlayıcı kararlar veremezler. O halde mahkemece, yalnız aracın mülkiyetinin davacıya geçtiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir. Aksine düşüncelerle, idareyi bağlayıcı nitelikte “trafiğe kayıt ve tescili” şeklinde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Davalının hükmedilen manevi tazminat bakımınıdan temyiz itirazına gelince; Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece davacının manevi tazminat isteminin de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması dahi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.