Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15331 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12292 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Belediyeden encümen kararı ile satın aldığı dava konusu taşınmazın kendi adına olan tapu kaydının dava dışı Maliye Hazinesi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasıyla, iptali nedeniyle davalı ...'ye ödediği bedelin iadesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davanın yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.2577 Sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir. Bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunması ayrıca, bu işlem veya eylem sebebiyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olması gerekir. Somut olayda; dava konusu uyuşmazlık davalı Belediyenin özel hukuk alanında yaptığı bir hukuki işlemden doğmuştur. İdarenin özel hukuk işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda adli yargı görevlidir.Davacı ile davalı ... arasındaki uyuşmazlık; sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ödenenin iadesi istemine ilişkin olduğundan, taraflar arasında idari yargı denetimine tabi idari bir işlemin bulunmadığı açıktır.Hal böyle olunca, mahkemece; talebin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77.maddesinde ifadesini bulan sebepsiz zenginleşmenin iadesi niteliğinde olduğu gözönüne alınıp, işin esasına girilerek, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.