MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının açık oto pazarından 12/04/2008 tarihinde araç almaya karar verdiğini, 14/04/2008 tarihinde satıcı vekili..... olduğunu ifade eden kişi ile birlikte aracı servise götürerek serviste verilen onaydan sonra davalı ...'ın noterliğinden, aracın kasko değerinin 42.500 TL gözükmesi nedeniyle bu miktar gösterilerek ve 34.500-YTL ödeyerek 336,61 TL satış masrafı satış işleminin yapılarak vekil edenin aracı teslim aldığını, trafik muamele işlemlerini yaptırmak için araç ile ilgili belgeleri muameleciye teslim ettiğini, 15/04/2008 tarihinde trafik muamelecisinin aracın ruhsatında yazılı şasi numarası ile....kayıtlarındaki şasi numarasının birbirini tutmadığını, aracın çalıntı olduğunun bildirildiğini ve aracın ......tarafından vekil edeninden teslim alındığını, aracı teslim alan emniyet yetkililerinin satış dosyasına ibraz edilen satıcı vekiline ait kimlik belgesindeki fotoğrafın ve satıcı tarafından düzenlenen vekaletin sahte olabileceğini söylediklerini, bu olaydan dolayı vekil edenin büyük bir mağduriyete uğradığını, davalı noterin bu satış işleminde büyük ihmalinin olduğunu, Noterlik Kanununun 162. maddesinde öngörülen denetim ve gözetim görevini yerine getirmediğini ve sahte olan belgeleri incelemeden işlem yaptığını ve vekil edenin de uyarılmadığı için zarara uğradığını, Noterlik Kanununa göre noterlerin yaptıkları işlemler ile ve ayrıca yanında çalıştığı personelin de yaptığı işlemlerden dolayı kusursuz sorumluluklarının bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla 34.500,00 TL araç bedeli ile 336,61 TL satış masrafı olmak üzere toplam 34.836,61 TL alacağın, 14 Nisan 2008 satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....Davalı savunmasında, Noterlik Kanununun 162. maddesinde düzenlenen noterlerin sorumluluğunun mutlak bir sorumluluk olmadığını, bu maddede kusurdan bahsedilmediği için noterlerin her türlü işlemden sorumlu tutulacakları anlamını çıkarmanın yanlış olacağını, noterlerin hukuki sorumluluğunun doğabilmesi için fiil, hukuka aykırılık, zarar ve illiyet bağı unsurlarının bulunması gerektiğini belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, dava konusu ..... sayılı plaka ve motorlu araçlar tescil belgeleri üzerinde.... yapılan incelemede plaka üzerindeki soğuk mühür izinin orjinal olmayıp bulunduğu yere sahte olarak basılmış olduğu tespit edilmiş ve tümden sahte olarak düzenlenmiş motorlu araçlar tescil belgelerinde yapılan sahtecilik işleminin ilk bakışta kolayca anlaşılamayacağı, ancak bu tür belgeleri incelemekle görevli ilgililerce yapılacak tetkik, kontrol ve teyit koşullarında anlaşılabileceği belirtilmiş olup noterlikte yapılan satış işleminde sunulan ilişik kesme belgesindeki tescil tarihi (15/08/2006) ile tescil belgesindeki tescil tarihi de (14/08/2006) farklı olduğuna göre bu farklılık ta dikkate alınarak resmi nüfus ve tescil kayıtları kayıtları ile örtüşüp örtüşmediği araştırılıp doğrulanmadan, kimlik tespiti hususunda ve motorlu araçlar tescil belgelerinde gerekli ve yeterli araştırma yapmayan davalı noterin bu eylemi ile davacının uğradığı zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyumazlık, davalı noterliğin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.Noterlik Yasasının 162.maddesi uyarınca, noterlerin zarardan sorumlu tutulabilmeleri için kusurlu olmalarının gerekmediği tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla, tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu üzere, zarar gören, davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Kusursuz sorumluluğun, kusurlu sorumluluktan tek farkı bu noktada toplanmaktadır. Bu bağlamda, zarar gören kusurlu sorumlulukta olduğu üzere zararını, zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. Kusursuz sorumluluğun tüm hallerinde, uygun illiyet bağının zarar görenin veya 3.kişinin ağır kusuru ile beklenmeyen bir halin varlığı durumunda kesileceği, teoride ve yargısal kararlarda kabul edilmiş bulunmaktadır. Aksi halde risk veya şart nazariyesi öne çıkacak ve zararın varolduğu her halde, kusursuz sorumlu olanın sorumluluğu yoluna gidilecektir ki, böyle bir sonuç hukukumuzda kabul edilmemiştir.Somut olayda, dosyada mevcut belgelerden dava dışı 3. kişiye ait aracın sahte sürücü belgesi ve sahte trafik tescil belgesi düzenlenerek satıldığı anlaşılmaktadır. Çalıntı araçla ilgili polis expertiz raporlarında aracın trafik ve tescil belgelerinin sahte olmakla birlikte aldatma yeteneğinin bulunduğu belirlenmiştir. Davalı notere sunulan motorlu araca ait ilişik kesme belgesindeki model, tescil tarihi, ağırlık, şasi numarası ve istiap haddine ilişkin bilgiler sahte tescil ve trafik belgeleri ile uyuşmamaktadır. Her ne kadar model, ağırlık, şasi numarası ve istiap haddindeki eksiklik veya farklılıkların bir bölümünün yanlış kayıt, bir bölümünün unutulma nedeniyle farklı olduğu düşünülebilirse de aracın en son gördüğü işlem tarihine ilişkin tescil tarihi de trafik ve tescil belgesi ile uyuşmamaktadır. Trafik ve tescil belgesinde bu tarih 14.08.2006 olarak yazılıyken ilişik kesme belgesinde 15.08.2006 yazılıdır. .....Davalı noterin bu farklılığın sebebini araştırmadan ve diğer olguları da değerlendirmeden satış işlemini gerçekleştirmesinde gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü gösterdiğinden söz edilemez. Bu nedenle, davalı noterin sorumlu olduğu yönündeki gerekçe ve varılan sonuç doğrudur.Ne var ki; davacı da satın aldığı araca ilişkin gerekli inceleme ve araştırmayı eksik yapmıştır. Belgelerde yazılı bilgilerin araçta yer alan bilgilere uygunluğunu denetlemediği gibi belgeler arasındaki farkları da incelememiş olduğundan davacının da bölüşük kusurlu olduğu kabul edilerek, belirlenecek tazminattan uygun bir miktar da indirim yapılması gerekir. Mahkemece yukarıda belirlenen yönler gözetilmeyerek istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.