Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15291 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8234 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 1.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2012/942-2013/1115Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin üniversite öğrencisi olduğunu, okul masraflarını karşılayacak her hangi bir gelirinin bulunmadığını, eğitimini sürdürebilmek için davalı babasının yardımına ihtiyaç duyduğunu belirterek; davalının, müvekkiline aylık 2.000,00 TL yardım nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı; cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır. Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; aylık 250,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yardım nafakası istemine ilişkindir.Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Yardım nafakası; aile bireylerini yoksulluktan kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Ancak kanun koyucu yardım nafakasını, kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme, çok sıkıntılı bir durumu ve zorlu ekonomik şartları ifade eder. Bu bağlamda; eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babadan öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Mahkemece yardım nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve davalının geliri birlikte göz önünde bulundurulmalı, TMK'nın 4.maddesinde düzenlenmiş olan hakkaniyet ilkesi de nazara alınmalıdır.Bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde dosyadaki bilgi ve belgelerden; 15.02.1994 doğumlu reşit davacının Beykent Üniversitesi İktisat Bölümünde yarı burslu öğrenci olarak eğitimini sürdürdüğü, okula yıllık 9.580,00 TL ödeme yapmak zorunda olduğu, anne babasının 06.12.2010 günü anlaşmalı boşandıkları, boşanma ilamıyla davacının velayetinin annesine verildiği ve babasının iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, davacının, davalı babasından almakta olduğu aylık 750,00 TL iştirak nafakasının reşit olmakla yasa gereği son bulduğu, davacının hali hazırda anne babasının yardımına muhtaç olduğu, annesi ile birlikte yaşadığı, annesinin çalışmadığı, annesinin davalıdan aldığı nafaka dışında her hangi bir yerden gelirinin bulunmadığı, bu koşullar altında davacının zaruret içinde bulunduğu, lehine nafakaya hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.Mahkemece, davacı yararına aylık 250,00 TL yardım nafakası takdir edilmiştir.Temyize konu uyuşmazlık; belirlenen bu miktarın davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek mahiyette olup olmadığı, davalı babanın ekonomik durumunun yeterince araştırılıp araştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.Aylık 250,00 TL yardım nafakasının, özel üniversitede okuyan ve annesi çalışmayan davacının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalacağı açıktır.Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davalı babanın çanta işi ile uğraştığı, aylık 1.000,00 TL geliri olduğu kollukça belirlenmiş, mahkemece bu belirlemeye göre nafaka takdiri yoluna gidilmiştir. Ancak bu belirlemenin hangi kıstaslara göre yapıldığı belirsizdir. Davalı, 2010 tarihli boşanma protokolünde eşine ve kızına aylık toplam 1.500,00 TL nafaka ödemeyi kabul etmiştir. 2010 yılında kendi hür iradesi ile aylık 1.500,00 TL nafaka ödemeyi kabul eden bir kişinin 2013 yılında aylık gelirinin 1.000,00 TL olması hayatın olağan akışına uygun değildir. Kaldı ki; 2010 yılından bu yana davalının ekonomik durumunda kötüleşme olduğu yönünde dosyada bir savunmada bulunmamaktadır. Buna göre 2010 yılında aylık 1.500,00 TL nafaka ödemeyi kabul eden birinin aylık gelirinin 2013 yılında 1.000,00 TL olamayacağının kabulü ile davalının gelir durumuna ilişkin etraflı bir araştırma yapılarak hüküm kurulması gerekirken, mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurması doğru görülmemiştir. Davacının duruşmada tanık olarak dinlenen annesi; davalı eski eşinin, iş yeri sahibi olduğunu, bayan çantası imalatı ile iştigal ettiğini, yanında oğlu dahil yaklaşık 15 kişinin çalıştığını beyan etmiştir. Mahkemece, tanığın bu beyanı üzerinde hiç durulmamış, davalının iş yerine ilişkin yeterli araştırma yapılmamıştır. Diğer taraftan dosya içerisinde yer alan boşanma dosyasında, davalı adına 3 ayrı tapu senedi bulunmaktadır. Buna göre davalı adına; Balıkesir Erdek'de 407,27 m2 arsa, İstanbul Gaziosmanpaşa'da 198 m2 tarla, İstanbul Arnavutköy'de 86.142,00 m2 tarla kayıtlıdır. Mahkemece; boşanma dosyası içinde yer alan tapu senetleri değerlendirilmemiş, ilgili tapu müdürlüklerine müzekkere yazılarak, bu taşınmazların halen davalı adına kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise bu taşınmazların hali hazırda semere getirip getirmediği, satış fiyatlarının ne olduğu hususları araştırılmamış, davalının gelir durumuna ışık tutacak bu husus irdelenmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece; davalının ekonomik ve sosyal durumu etraflıca araştırılıp, tam olarak tespit edildikten sonra davacının ihtiyaçları ile davalının gelir ve giderleri göz önünde bulundurularak; TMK'nın 4. maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu özel üniversitede öğrenci olan ve annesi çalışmayan davacı için yalnızca aylık 250,00 TL nafaka takdir edilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.