MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraf vekillerince istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde davacı asil ....ve vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ....geldi. Gelen davacı asil ve vekili ile davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:. Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, dava dışı ....düzenlediği taşınmaz ihalesine kendi adına katılması için davalı ...’ı yetkilendirdiğini ve ihale bedeli olarak da ....hesabına 27.5.1997 tarihinde 2.500.000.000 TL ve 6.6.1997 tarihinde 15.830.000.000 TL gönderdiğini, ihaleye müvekkili adına davalının katıldığını ve ancak ihale konusu 158 ada 4 parsel numaralı taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, müvekkilinin ödenen bedelin tahsili için ....aleyhine açtığı davanın ihaleye müvekkili ile davalının adi ortaklık oluşturarak katıldıkları gerekçesiyle reddedilerek kesinleştiğini, akabinde müvekkili ile davalının 22.12.1998 tarihli protokol?? imzaladığını, ancak davalının protokol hükümlerine de uymadığını ileri sürerek 158 ada 4 parselin adına tescilini yada arsanın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin faizi ile tahsilini, olmaz ise ihaleye katılım bedeli olarak gönderdiği paranın karşılığı olan 132.300 doların, bununda mümkün olmaması halinde gönderdiği 18.300.000.000 TL.(yeni 18.300 TL)nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; davacının arsayla ilgisinin bulunmadığını, davacı tarafından gönderilen 2.500.000.000 TL. nin başka bir taşınmaza ilişkin olduğunu, 15.830.000.000 TL. nin ise kendisinin yapacağı inşaattan davacıya dükkân satışına ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.....Mahkemece, davacının gönderdiği paranın dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı değer olan 352.675,90 TL.nin tahsiline dair verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiş ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.04.2011 günlü ve .... sayılı ilamı ile “….İmzası taraflarca inkar edilmeyen 22.12.1998 tarihli protokolün incelenmesinde, .... davacıyı arsaya ortak ettiğinin hükme bağlandığı ve bu suretle taraflar arasında protokolde kararlaştırılan koşullarda bir adi ortaklık oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca taraflar arasındaki ihtilafın 22.12.1998 tarihli protokol uyarınca çözümlenmesi gerekir. Temyize konu kararda ise bu husus tartışılmamış ve değerlendirilmemiştir. Mahkemece, tarafların 22.12.1998 tarihli protokol ile adi ortaklık oluşturdukları ve bu itibarla ihtilafında adi ortaklık sözleşmesindeki hükümler nazara alınarak çözümlenmesi gerektiği kabul edilerek, taraflardan bu hususta delilleri ve karşı delilleri sorulup alınmak ve gerekirse bilirkişi incelemesinde yapılarak hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.Bozma ilamına uyan mahkemece, taraf delilleri toplandıktan sonra dava konusu taşınmazda keşif icra edilerek bilirkişilerden rapor aldırılmış ve yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki 10( dahil) - 36 ( dahil) arasındaki bağımsız bölümlerin davalı adına olan 1/2 payının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı tarafın kira gelirlerine yönelik talebi hakkında ise usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince araştırma yapılarak davaya konu istem hakkında karar verilmiş bulunmasına ve özellikle temyiz incelemesinden önce yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 642 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin hükümlerin somut olaya tatbik edilmesinin mahkemece varılan sonucu değiştirmeyecek olmasına göre, davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2- Ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK. nun 326/2 maddesi; “Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır” hükmünü içermektedir. Buna göre, yargılama giderlerinin davanın kabul ve red edilen miktarına, eş söyleyişle tarafların haklı (dolayısıyla haksız) çıktıkları miktarlara göre paylaştırılması, kabul ve red edilen kısım üzerinden de yargılamada vekil aracılığı ile temsil edilen taraflar lehine de aynı kanunun 323. maddesinin 1. fıkrasının ğ. bendine göre yargılama giderlerinden sayılan vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir.Mahkemece, davacı tarafın tapu iptali ve tescil isteğinin kabulü ile davalı adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümlerin ½ payının davacı adına tesciline karar verilmiş bulunduğuna göre; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ½ sinin davalıdan tahsili ile bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bu bağlamda taraflar lehine aynı miktarda vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tarafların haklılık oranının yanlış değerlendirilmesi sonucunda; 5.708 TL yargılama giderinin 4.454,40 TL lik bölümünden davalının sorumlu tutulması ve (davalı adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümlerin değerinin ½ sine isabet eden miktar üzerinden) davacı lehine 36.900 TL vekâlet ücreti takdir edilmesine rağmen davalı lehine 15.730 TL vekâlet ücreti takdir edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.....Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen her iki taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 05.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.