MAHKEMESİ : ADANA 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 03/02/2015NUMARASI : 2014/415-2015/105Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; davalı ile boşandıklarını, boşanma ile birlikte davalı lehine yoksulluk nafakasının hüküm altına alındığını ancak davalının çalıştığını ve başka birisiyle birlikte olduğunu, bu nedenle davalı lehine hükmedilen 250,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının çalışmadığını, başka birisiyle ilişkisinin olmadığını, ailesi ile birlikte yaşadığını, nafakaya ihtiyacının olduğunu davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile; daha önceden davalı lehine hükmedilen aylık 250 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.TMK.nun 176/4.maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; tarafların 05.04.2010 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davalı Hafize lehine aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalının boşanma sonrasında işe girip çalıştığı, daha sonra işten ayrıldığı, ailesi ile birlikte yaşadığı; davacının çalışmadığı, yeniden evlendiği, ailesi ile birlikte yaşadığı tespit edilmiştir.Davacı tarafça davalının başka biri ile yaşadığı ve işe başladığı iddia olunmuş, fakat davalının başka biri ile evli gibi yaşadığı hususu kanıtlanamadığı gibi davalının çalıştığı işyerinden dava açıldıktan bir gün sonra ayrıldığı anlaşılmıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine karar vermek olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.