MAHKEMESİ : BOĞAZLIYAN 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2015NUMARASI : 2014/196-2015/243Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı N.. Ö.. ile 2001 tarihinde evlendiğini ve bu evliliklerinden A. İ. 2002 doğumlu müşterek çocuklarının bulunduğunu, tarafların 13/10/2011 tarihinde Boğazlıyan 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/477 Esas, 2011/422 Karar, 02/12/2012 kesinleşme tarihli kararıyla boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin anlaşma protokolü doğrultusunda davalıya verildiğini, davalı lehine 100,00 TL yoksulluk nafakası ile 300,00 TL iştirak nafakası verildiğini, daha sonra davalının 15/10/2012 tarihinde 2012/350 Esas ve 2013/228 Karar sayılı nafakanın artırımı talebinde bulunduğu bu karar ile 150,00 TL yoksulluk nafakası ve 450,00 TL iştirak nafakasına hükmediğini, müvekkilinin sağlık memuru olduğunu ve aldığı maaşının döner sermaye ile birlikte 3.171,04 TL olduğunu ve aylık giderleri toplamının ise 3.150,81 TL tutarında olduğunu bu sebeplerle 600,00 TL olan nafakanın tamamen kaldırılmasını, bu mümkün olmadığı taktirde 300,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; kendisinin ev hanımı olduğunu ve gelirinin bulunmadığını, müşterek çocukları Ahmet'in uzun süredir kekemelik ve diksiyon tedavisi gördüğünü, ayrıca pedogog desteği aldığını, kendisinin yeterli geliri olmadığı için daha ileri seviyede tedavi göremediğini, müşterek çocuğunun 7.sınıfta olduğunu ve dershaneye kaydedildiğini, dershanenin yıllık ücretinin 1.750,00 TL olduğunu, davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu giderlerin bir çoğunun özel zevklerden oluştuğunu, kullanmış olduğu yüksek miktardaki kredilerin nafakasını ödememesini gerektirecek haklı bir sebep olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacının yoksulluk nafakasının azaltılması ve kaldırılması davasının reddine, davacının iştirak nafakasının azaltılması davasının kısmen kabulü ile; daha önceden müşterek çocuk için takdir edilen 450,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 250,00 TL’ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebine ilişkindir.TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1). İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.Somut olayda, tarafların 2011 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, bu davada 100 TL yoksulluk, 300 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, daha sonra 2012 yılında kadın tarafından açılan dava ile yoksulluk nafakasının 150 TL, iştirak nafakasının 450 TL'ye yükseltildiği, yargılama sırasında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması sonucunda, davacının hastanede çalıştığı, 3.171 TL maaşının olduğu, davalı kadının ise ev hanımı olduğu gelirinin bulunmadığı, çocuğun velayetinin davalı anneye verildiği, çocuğun kekemelik tedavisi gördüğü, dershaneye gittiği anlaşılmıştır.Mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak TMK. 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.