MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 15/04/2014NUMARASI : 2013/394-2014/222Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen bilgilendirme yazısında, müvekkilinin ( .............. ) nolu telefon hattının bulunduğu ve borcunun ödenmemesi üzerine yasal işlemlerin yapılacağının belirtildiğini, oysaki müvekkilinin davalıya hiçbir borcu olmadığını, davalı firmadan telefon hattı da almadığını, müvekkilinin %78 zihinsel engelli olduğunu, herhangi bir hukuki işlem yapma ehliyetinin de bulunmadığını iddia ederek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle davaya bakmakta Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, görevsizlik kararı verilmesini talep etmiş, ayrıca hukuka aykırılığı iddia edilen eylemin müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmediğini, müvekkili şirketin abonelerine doğrudan GSM hattı satmadığını, hattın satışının müvekkili şirketten ayrı tüzel kişiler tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya karşı yapılmış haksız fiil bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne, davacının davalı şirkete ait 0 533 425 9299 nolu telefondan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Somut olayda, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunması halinde uyuşmazlık niteliği itibariyle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalacağından, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Ancak; mahkemece, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı yönünde araştırma yapılmamıştır. Davacının davalı kurum ile arasında abonelik sözleşmesi bulunmadığı yönündeki beyanına karşın davalı tarafça sözleşmenin davacı tarafça imza edildiği iddia olunmuştur. Davaya Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakılmıştır.Mahkemeler arasındaki görev ilişkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan ötürü, dava sonuçlanıncaya kadar re'sen dikkate alınır.O halde mahkemece, abonelik sözleşmesinin aslı ve ekleri dosyaya celp edilerek, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile ve gerekirse sözleşmedeki imzanın aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, taraflar arasında, abonelik sözleşmesinin kurulup kurulmadığı yönünde araştırma yapıldıktan sonra öncelikle görev konusunda karar verilmesi gerekirken, belirtilen konularda araştırma ve inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.