Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15136 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7160 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KIRIKKALE 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2015NUMARASI : 2014/373-2015/127Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının bir süredir bir başka kadın ile görüştüğünü ve davacı eşi ile çocuklarını ihmal ettiğini, bu sebeple müvekkili davacının davalıdan ayrı yaşadığını belirterek, davacı için aylık 700 TL, müşterek çocuk Rüya için aylık 250 TL, Eren ve Erdem için ise aylık 200'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkilinin haberi dahi olmaksızın müşterek çocukları da alarak kendi isteği ile evi terk ettiğini ve ayrı yaşamakta haklı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı vekili beyan dilekçesinde; müvekkili davalının, müşterek çocuklar için talep edilen nafakaya bir itirazı olmadığını ancak davacının kendisi için talep ettiği nafakanın reddine karar verilmesini istediğini belirtmiştirMahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacı için dava tarihinden işe girdiği tarihe kadar aylık 400 TL tedbir nafakasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, müşterek çocuk Rüya için dava tarihinden davacı annesinin işe girdiği tarihe kadar aylık 175 TL, davacı anne için hükmedilen nafakanın kesildiği işe giriş tarihinden sonrası için ise aylık 225 TL, müşterek çocuk Eren ve Erdem için dava tarihinden davacı annesinin işe girdiği tarihe kadar aylık 150'şer TL, davacı anne için hükmedilen nafakanın kesildiği işe giriş tarihinden sonrası için ise aylık 180'er TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların halen evli olmaları sebebi ile müşterek çocuklar lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece hüküm kısmında çocuklar için takdir edilen nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılması hatalı olsa da, bu husus esasa etkili olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. (TMK 183/6) Kadının maaşının olması, gelirinin kocasından çok olması, kocanın ortak giderlere katılma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu durum ancak nafaka miktarının tayininde belirleyici olacaktır. Zira, evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için, eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m. 176/4) Tedbir nafakası ve artırımına ilişkin davalarda, nafaka miktarı tayin edilirken, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiği gözetilmelidir.Somut olayda; dosyada mevcut SGK belgesine göre davacı kadının dava tarihinden sonra 27/10/2014 tarihinde işe başladığı ancak dosya kapsamında ücretinin belli olmadığı, davalının ise infaz koruma memuru olduğu ve kesintilerden sonra aylık net 2000 TL maaş aldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde , davacı kadının çalışmasının davalı kocanın birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü sona erdirmeyeceği ve davacı kadın lehine nafaka takdirine engel olmadığı gözetilerek, davacı kadın için hükmedilen tedbir nafakasının belli bir süre ile sınırlandırılmaması gerekirken, yazılı şekilde tedbir nafakasının davacının işe girdiği tarihe kadar takdir edilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.