MAHKEMESİ : MİLAS 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 02/05/2013NUMARASI : 2011/84-2013/179Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların oğlu ve kardeşi olan 1994 doğumlu Ferdi ile yakın akrabası 1993 doğumlu davalı Fikret'in birlikte avlanmaya gittiklerini, davalı Fikret'in elindeki av tüfeğini ateşlediğini ve Ferdi'yi vurduğunu, Ferdi'nin ölümüne neden olduğunu belirterek, lise 2.sınıfta okuyan ve boş zamanlarında bağ-bahçede çalışan çocukları için toplam 10.000 TL (ıslah ile 58.196 TL) destekten yoksun kalma tazminatı ile toplam 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalı Fikret ve babası davalı Şenol'un vekili cevabında; olay tarihinde kuş vurmak için av tüfeğinin ateş edildiğini, Ferdi'nin hedef alınmadığını, akraba oldukları için üzüldüklerini beyan etmiştir.Mahkemece; maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile toplam 33.647 TL'nin, manevi tazminat yönünden ise davacı anne ve baba için ayrı ayrı 10.000'er TL, kardeşleri Gamze, Arzu ve Burak için ayrı ayrı 4.000'er TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dosya kapsamından 06.02.2010 olay tarihinde davacıların 15 yaşında olan çocukları Ferdi ile davalı Şenol'un 17 yaşında olan oğlu davalı Fikret'in babası, davalı Şenol'a ait av tüfeğini alarak birlikte avlanmaya gittikleri sırada, davalı Fikret'in av tüfeğinin emniyet sistemini çalıştırmadan tetiğine basması sonucunda Ferdi'nin yaralandığı, daha sonra vefat ettiği, Asliye Ceza Mahkemesince davalı Fikret'e ceza verildiği, o dosyada alınan bilirkişi raporunda, davalı Fikret'in tüfeğin emniyetini kapatıp, elini tetikten çekmesi gerektiğinin açıklandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da davalı Fikret'in silahının emniyet sistemini sağlam ve işler durumda olduğu, parmağı ile temas etmesi ve yeterli basıncı uygulaması sonucunda ateş aldığı ve namluyu Ferdi'ye yöneltmemesi gerektiğinden bahisle %100 kusurlu olduğunun belirtildiği ve tarafların akraba oldukları anlaşılmaktadır.Ayrıca, destekten yoksun kalma tazminatının PMF tablosuna göre davacı Nazife yönünden 33.284 TL, davacı Mehmet yönünden 24.912 TL olmak üzere toplam 58.196 TL açıklanmasına rağmen mahkemece; tarafların yakın akraba olması ve olayın gelişimi nedeniyle %25 indirim yapılmak suretiyle davacılar hakkında toplam 33.647 TL destekten yoksun kalma tazminatına karar verilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, olayda davacıların çocuğu Ferdi'nin kusuru bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece; Milas 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/491 E.-2012/432 K.sayılı dosyası ve bilirkişi raporlarına göre olayda davacıların çocuğunun kusurunun bulunmadığı ve olaya sebebiyet vermediği dikkate alınarak, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden mahkemece indirim yapılması doğru görülmemiştir.Bundan başka, manevi tazminat ile ilgili olarak, Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK'nun 56.) maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Davacı Nazife ve Mehmet ile ilgili 10.000'er TL manevi tazminat miktarının olayın oluş şekli, sonucu ve davalının kusur durumuna göre az olduğundan mahkemece kurulan hüküm bu yönde de bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.