Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15092 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7278 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ÇORLU 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 08/12/2014NUMARASI : 2014/55-2014/610Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 2008 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde müşterek çocuk Tugay'ın velayetinin davacı anneye verildiğini ve müşterek çocuk lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen süre, çocuğun lise üçüncü sınıfta eğitim görmesi, ihtiyaçlarının artması nedeniyle nafakanın yetersiz kaldığını, davalı babanın ise düzenli işi bulunduğunu belirterek, iştirak nafakasının aylık 500 TL'ye yükseltilmesini ve dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davacının gelir düzeyinin kendisinden yüksek olduğunu, sigortalı olarak çalıştığını,kendisinin ise bir fabrikada aylık 1.300 TL maaşla çalıştığını, kızının okul masrafları bulunduğunu, kredi borcuna ait ödemeleri olduğunu da savunarak, nafakanın hak ve nesafet kurallarına göre arttırılmasını istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, tarafların müşterek çocuğu Tugay için hükmedilen aylık 100 TL'lik iştirak nafakasının aylık 48 TL artışla tahsilde tekerrüre sebep olmayacak şekilde dava tarihinden itibaren aylık 148 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 2008 yılında boşandıkları, boşanma neticesinde müşterek çocuk 1997 doğumlu Tugay'ın velayetinin davacı anneye verildiği ve lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, taraflara ilişkin yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise, davacının ev hanımı olduğu,geliri olmayıp aile yardımı ile geçindiği ve üzerine kayıtlı iki taşınmaz bulunduğu, davalı babanın ise bir fabrikada işçi olarak çalıştığı, babasına ait evde oturduğu, kira vermediği ve üzerine kayıtlı bir taşınmaz bulunduğu anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyacı, nafakanın hükmedildiği tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.