MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 06.06.2006 tarihli karar ile boşandıklarını, davacı lehine 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davacının şu andaki ihtiyaçlarına göre nafaka miktarının düşük kaldığını belirterek nafakanın 2.000 TL'ye yükseltilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, Gaziosmanpaşa 2.Aile Mahkemesi'nin 2005/462 Esas, 2006/389 Karar sayılı kararı ile davacı kadın lehine taktir edilen 250,00 TL'lik yoksulluk nafakasının TUİK tarafından her yıl yayınlanan ÜFE oranında arttırılmasına, dava tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, mahkemenin 04.05.2011 tarihli 2008/1459 E-2011/19388 K.sayılı ilamı ile; davacının davasının kısmen kabulü ile Gaziosmanpaşa 2.Aile Mahkemesi'nin 06/06/2006 tarih 2005/462 Esas-2006/389 Karar sayılı ilamı ile davacı kadın lehine hükmedilen aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 20/11/2008 tarihinden itibaren davacı kadına ... tarafından maaş bağlanan tarih olan 01/09/2009 tarihine kadar aylık 700,00 TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 01/09/2009 tarihinden sonraki döneme ilişkin ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, bu hüküm taraflarca temyiz edilmiş, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 01.12.2011 tarihli ve 2011/14734 E ve 2011/19388 K sayılı ilamı ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda "Nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının Karşılaştırıldı.H.A. gelir durumuna, nafakanın takdir edildiği 2006 yılında bu davanın açıldığı tarihe kadar, olağanüstü bir değişiklik olamadığı anlaşılmasına göre; yoksulluk nafakasının TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırılması ve böylece tarafların arasındaki önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Mahkemece; bu hususun gözardı edilerek dava tarihinden davacıya ... tarafından maaş bağlandığı 01.09.2009 tarihine kadar aylık 700 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesi ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda mahkemece, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120.maddesi uyarınca belirlenen gider avansını yatırması için iki haftalık süre verildiği ve ihtar yapıldığı halde belirlenen kesin sürede yatırılmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin HMK’nun 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 19.11.2012 tarihli 2012/20880 E ve 2012/23576 K sayılı ilamı ile "Mahkemece, dava şartı olarak öngörülen müessesenin davanın reddine yol açması nedeniyle verilen ara kararında, gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, gider avansının nelerden ibaret olduğu net olarak belirlenmeli ve tarafa da hem gider avansı hem de delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda ayrı ayrı uyarı yapılmalıdır. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereğince yazılı şekilde uygulama yapılmadan soyut kesin süre verilerek dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu " gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde, mahkemece 250,00 TL'lik yoksulluk nafakasının TUİK tarafından her yıl yayınlanan ÜFE oranında arttırılmasına, dava tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.Mahkemenin 04.05.2011 tarihli 2008/1459 E-2011/19388 K.sayılı ilamı ile; aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 20/11/2008 tarihinden itibaren davacı kadına ... tarafından maaş bağlanan tarih olan 01/09/2009 tarihine kadar aylık 700,00 TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu karar, dava tarihinden davacıya ... tarafından maaş bağlandığı 01.09.2009 tarihine kadar aylık 700 TL olarak belirlenen yoksulluk nafakasının fazla takdir edilmesi nedeniyle Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 01.12.2011 tarihli ve 2011/14734 E. ve 2011/19388 K.sayılı ilamı bozulmuştur. Diğer yönlerden karar kesinleşmiştir. Mahkemece; yapılması gereken aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 20/11/2008 tarihinden itibaren davacı kadına ... tarafından maaş bağlanan tarih olan 01/09/2009 tarihine kadar yoksulluk nafakasının TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırılması ve böylece tarafların arasındaki önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunması gerekirken, 250,00 TL'lik yoksulluk nafakasının TUİK tarafından her yıl yayınlanan ÜFE oranında arttırılmasına, dava tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm tesisi hem infaza elverişli bir miktarın belirlenip karar altına alınmaması aynı zamanda da lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hakkı ihlal eder şeklinde (davacı kadına ... tarafından maaş bağlanan tarih olan 01/09/2009 tarihine kadar) hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.