Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15009 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12210 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıya fazla ödenen iş sonu tazminat bedeli 55.807,73 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, davacının talep hakkının zamanaşımına uğradığını, davalıya İdare Mahkemesi kararı ile ödeme yapıldığını, ödemenin yasal olduğunu, belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 55.807,73 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Dosya kapsamından, davalı tarafından davacı aleyhine iş sonu tazminat talebinin reddine dair işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesine dava açıldığı, mahkemece önce davanın kabulüne karar verildiği Danıştay 2. Dairesi'nin bozma kararları sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve hükmün Danıştay 2.Dairesinin 12.11.2010 tarihli karar düzeltme talebinin reddi kararı ile kesinleştiği anlaşılmaktadır.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, BK'nun 101/2(TBK'nun 117/1) maddesi gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Zenginleşen kimseden, iade talep edilmeden önce temerrüde düşürülmüş sayılmasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir.Davada, davacı tarafından dava konusu alacağın talep edilmesi ile ilgili davadan önce davalıya ihtarname gönderilmediği ve davalının davadan önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden itibaren başlatılması gerekirken, mahkemece; ödeme tarihinden itibaren yasal faize karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.