Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15006 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7375 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 11. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2015NUMARASI : 2013/1354-2015/274Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların Ankara 8.Aile Mahkemesinin 2007/761 esas ve 768 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını,bu karar ile müşterek çocuk Nehir'in velayet hakkının davacı anneye verildiğini ,söz konusu karar ile küçüğe iştirak nafakası takdir edilmediğini ,aradan geçen sürede müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını bu nedenle Nehir için aylık 1.500 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde , tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını,boşanma dosyasında düzenlenen protokol gereğince tarafların birbirlerinden her ne suretle olursa olsun nafaka talebinde bulunmayacaklarının kararlaştırıldığını,ayrıca davalının küçüğün şahsi ve eğitim giderleri için davacıya 156.000 TL verdiğini bu nedenle davanın reddini istemiştir.Mahkemece; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını,boşanma kararı ile davalının küçüğün eğitim ve öğretim masrafları için davacıya 156.000 TL tutarında para bıraktığı ,boşanma dosyasında düzenlenen protokol gereğince tarafların birbirlerinden her ne suretle olursa olsun nafaka talebinde bulunmayacaklarının kararlaştırıldığı,aradan geçen sürede davacının ekonomik durumunda olağanüstü bir kötüleşme ve davalının ekonomik durumunda olağanüstü bir artış da olmadığı , boşanma dosyasında düzenlenen protokolün 4.maddesinin iştirak nafakasının toplu ödemesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafından protokolün 4.maddesi gereğince toplu olarak yatırılan nafaka miktarının faiz getirisinin enflasyon götürüsünü karşılayabilecek miktarda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir.TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1).İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir. TMK. mad. 176/4 hükmüne göre ''Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 331. madde uyarınca; "durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır."Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.Dosya kapsamından,tarafların 12.07.2007 tarihinde anlaşmalı boşandığı,anlaşmalı boşanma dosyasında yer alan 10.07.2007 tarihli protokolde, davalı babanın küçüğün eğitim ve öğretim masrafları için davacıya 156.000 TL tutarında para bırakacağı ve tarafların birbirlerinden her ne suretle olursa olsun nafaka talebinde bulunmayacakları hususlarının kararlaştırıldığı , söz konusu karar ile ; 26.04.2004 doğumlu müşterek çocuk Nehir'in velayetinin davacı anneye bırakıldığı , dosya kapsamındaki 10.07.2007 tarihli protokol gereğince mahkemece istenmemesi nedeniyle taraflar ve müşterek çocuk lehine nafaka takdirine yer olmadığına dair karar verildiği, kararın 12.07 .2007 tarihinde taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.Mahkemece;yaptırılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre,davacının emekli olup,aylık 1290 TL maaş aldığı,ayrıca Boğaziçi yazılım şirketinde çalışıp aylık 890.00 TL gelir elde ettiği , kendisine ait evde yaşadığı , davalının ise emekli olup, 2.100TL emekli maaşı aldığı ayrıca çalıştığı özel şirketten 1.000 TL gelir elde ettiği ,kendisine ait evde yaşadığı ,evli olduğu ,bu evliliğinden de ilköğretime giden bir çocuğu olduğu,müşterek çocuğun ise dava tarihi itibariyle 9 yaşında olup, özel okulda eğitim gördüğü anlaşılmaktadır.Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar, değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasanın 2.maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler.Somut olayda,yerel mahkeme; Ankara 8.Aile Mahkemesinin 2007/761 Esas ve 768 Karar sayılı dosyası kapsamında yer alan 10.07.2007 tarihli protokolün 4.maddesi gereğince, davalı babanın müşterek çocuğun eğitim ve öğretim masrafları için davacıya bıraktığı 156.000 TL tutarında parayı iştirak nafakasının toplu olarak ödenmesi şeklinde değerlendirmiş olsa da, TMK.'nun 182/2.maddesi gereği velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu yine anlaşmalı boşanma davasında davacının müşterek çocuk için nafaka istememiş olmasının daha sonra iştirak nafakası talep etmeye engel teşkil etmeyeceği , diğer taraftan müşterek çocuk için protokolle tazminat ödenmesinin davalı babayı iştirak nafakası ödemesi yükümlülüğünden kurtarmayacağı ancak bu husus nafaka miktarının tayininde göz önüne alınmalıdır. Mahkemece; yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bununla birlikte Ankara 8.Aile Mahkemesinin 2007/761 esas, 768 karar sayılı ve 12.07.2007 tarihli (boşanma) ilamı ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık altı yıllık süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.O halde;mahkemece yapılacak iş; tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alınarak ,TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.