MAHKEMESİ : BEYŞEHİR ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 28/01/2015NUMARASI : 2014/430-2015/82Taraflar arasındaki nafaka artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde;davalı ile Hüyük Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/45 esas ve 2010/32 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk 2005 doğumlu Gülsena, 1997 doğumlu Furkan, 1999 doğumlu Şerife'nin velayetlerinin kendisine bırakıldığını,söz konusu karar ile müşterek çocuklar için ayrı ayrı 150,00 TL iştirak, kendisi için de 150,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini,aradan geçen sürede takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını bu nedenle , yoksulluk nafakasının 400,00 TL ye ,iştirak nafakasının her çocuk için 300'er TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı;talep edilen nafakaları ödeyecek gücünün olmadığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davalının maaşından yapılan kesintiler,bakmakla sorumlu olduğu eşi, davacının ekonomik koşulları itibariyle 650 TL ile geçimini sağlayabileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir.Davacının iştirak nafakasına yönelik itirazı yönünden;TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 10.05.2010 tarihinde boşandığı, müşterek çocuk 2005 d.lu Gülsena ,1997 doğumlu Furkan,1999 doğumlu Şerife'nin velayetinin davacıya bırakıldığı ve müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık dört yıllık süre geçtiği, davacının ev hanımı olduğu, davalının ise imam olarak çalıştığı, aylık gelirinin 1.595.92 TL olduğu ,150 TL kira ödediği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafaka artışına hükmedilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Davacının,yoksulluk nafakasına yönelik temyizine gelince;TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.