MAHKEMESİ : SAKARYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/01/2015NUMARASI : 2014/750-2015/43Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulü yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının murisi M. F. 'ın müvekkili şirketin elektrik abonesi olduğunu, murisin 1998 yılında vefatından sonra mirasçılarının müvekkili şirketin dağıtımını yaptığı enerjiyi kullanarak tükettiğini, enerji bedelini şirkete ödemediğini, alacağın tahsili için borçlu hakkında Sakarya 4. İcra Müdürlüğü' nün 2012/6332 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçlunun Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2012/6332 sayılı dosyasına vaki itirazın iptalini, davalı borçlunun 5.164 TL borcunu asgari %20 icra inkâr tazminatı ve takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında; kardeşi M. F. 'ın 1998 yılında vefat ettikten sonra 2012 yılına kadar alacaklı olduğunu iddia eden şirket tarafından 14 yıllık süre zarfında konu ile ilgili hiçbir bildirimde bulunmadıklarını, nüfus bilgilerinden kolayca tespit edilerek murisin vefatı dolayısıyla ilgili enerji dağıtım firması tarafından abonelik iptali yapılabilecek iken, kardeşi M. F. 'ın aboneliği ile ilgili enerji dağıtım firması tarafından iptal edilmediğini, bahse konu enerji tüketim bedellerinin kendisi ile ilgisi olmadığını, Sakarya 4. İcra Müdürlüğünün 2012/6332 sayılı dosyasına itirazının iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; bilirkişi incelemesi yapılmadan, davacı kurumun icra takibindeki tahakkukları esas alınarak, davanın kabulü ile, itirazın iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmiş, işbu hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin, 26/06/2014 tarih, 2014/3553 Esas, 2014/10502 Karar sayılı ilâmı ile; “mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan, davacı tahakkukundan davalının sorumlu olduğu vurgulanarak karar verilmiştir. Elektrik bedelinin belirlenmesi hâkimin hukukî bilgisi ve genel hayat tecrübelerine göre değerlendirebileceği bir konu olmayıp, uzman bilirkişi incelemesini gerektiren teknik bir konudur. Mahkemece bu konularda HMK’nun 266. ve devam eden maddeleri uyarınca uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınması gerekmektedir. Mahkemece öncelikle dosyanın uzman bilirkişiye verilerek, davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle karar bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş, bozma kararı gereğince elektrik bilirkişiden rapor alınarak, davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Davalının muris abonenin yasal mirasçısı olduğu hususu tarafların ve mahkemenin de kabulündedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairenin istikrar kazanmış uygulamasına göre; “murisin ölümünden sonra basit bir başvuru işlemi ile aboneliği iptal ettirilmeyen abonelik üzerinden (murise ait abonelik) tüketilen normal veya kaçak elektrik bedelinden, usulüne uygun şekilde mirası reddetmemiş mirasçılar, elektrik tüketim bedelinden dolayı (normal veya kaçak) elektrik dağıtım şirketine karşı müteselsilen sorumlulukları vardır. 6100 sayılı HMK’nun 26. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmü yer almaktadır.Yasanın bu açık hükmünden de anlaşılacağı üzere hâkim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına veya başkasına hükmedemez.Somut olayda; dava itirazın iptali davasıdır. Yasanın bu açık hükmünden de anlaşılacağı üzere hâkim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına veya başkasına hükmedemez.Davacı kurum 27/07/2012 tarihli icra takibinde ferileriyle birlikte 10.528,14 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatmıştır. Davalının takibe süresinde itirazı üzerine takip davalı bakımından durmuştur. Davacı kurum dava dilekçesinde (itirazın iptali davasında) dava değerini açıkça 5.164 TL olarak göstermesine rağmen mahkemece davanın bu miktar üzerinden (5.164 TL) ikame edildiği göz ardı edilerek hükümde; “davanın kabulüne, Sakarya 4. İcra Müdürlüğünün 2012/6332 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptaline” şeklinde hüküm oluşturulmuştur. Ayrıca; alacak miktarı Dairenin yukarıda bahsi geçen bozma ilâmı gereğince bilirkişi tarafından belirlendiği, dolayısıyla alacak likit olmadığından davalının icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması doğru değildir.Bunun dışında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; bilirkişi tarafından esas alacağa 6183 sayılı yasada belirlenen oranlarda gecikme zammı hesabı yapılarak esas alacağa ilave olunmuştur.Somut olayda; davalının murisi ile davacı kurum arasında imzalanan abonelik sözleşmesinde; tüketim bedeli ödenmediği takdirde, esas alacağa 6183 sayılı yasada belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağına dair bir kararlaştırma (hüküm) bulunmamaktadır. Bu durumda esas alacağa (usulüne uygun bir temerrüt ihtarı olmadığından) ancak icra takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilebilir. Hâl böyle olunca; mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında elektrik tarifeleri ile tüketim hesabı konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişiye tevdii ile; dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; normal tüketim bedeli hesabı ve bu bedele icra takip tarihinden itibaren yasal faiz ilavesi yapılacak şekilde bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, davacının dava dilekçesinde belirttiği miktarı da aşmayacak şekilde ve alacak da likit olmadığından davacının talep ettiği icra inkâr tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.