MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davalı abonenin, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen 7.884,42 TL borcun tahsili amacıyla yapılan takibe haksız itiraz ettiğini; belirterek, davalının itirazının iptali ile, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; kaçak elektrik kullanmadığını, hakkında açılan kamu davasında beraat ettiğini savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporunda, sayaca müdahalede bulunulmadığı, yapılan tespitin Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği' nin 13.maddesine göre kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava; kaçak elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan itirazın iptaline ilişkindir.Somut olayda; davalıya ait sayacın 11.07.2006 tarihinde değiştiği, 01.07.2009 tarihinde sayaç ölçü, ayar ve tamir istasyonunda muayenesinin yapıldığı, muayane sonucunda, "... mühürleri görevli .... tarafından sökülmüş olarak, sayacın içinde olduğu, sayacın LCD ekran görüntüsü olmadığı, içten kısmen yandığı, hafıza bilgisinin okunamadığı..." belirtilerek, neticede mühür fek'inin olduğunun kabul edildiği, bu rapora istinaden 05.09.2009 tarihli kaçak tespit tutanağının tutularak, 2009/9 ve 2009/10. dönem kaçak tahakkuklarının yapıldığı; hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda ise, sayacın kullanım sırasında ölçü sisteminde yeralan parçaların ani yüksek akım veya kısa devre sonucu yanmasının mümkün olduğu, sayaca dışarıdan müdahale olmadığı, mührün kurum görevlisi tarafından sökülmesi nedeniyle, kaçak tüketimin bulunmadığının rapor edildiği anlaşılmıştır.Mahkemecenin, kaçak tahakkukun yerinde olmadığına ilişkin değerlendirmesi isabetli ise de; sayacın, müşterinin kusuru dışında doğru tüketim kaydetmemesi halinde yapılacak hesaplamaya ilişkin yasal düzenleme getiren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 20. Maddesi: “(1) Sayacın, müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde,a) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmesi durumunda söz konusu tespit dikkate alınarak,b) (a) bendinde düzenlenen tespitin bulunmadığı durumlarda; varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa sayaç doğru çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak, hesaplama yapılır ve fark tahakkuk ettirilir.(2) Tahakkuka esas süre; doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamaz.(3) Tüketimdeki farklar, ilgili dönem birim fiyatlarıyla ve gecikme zam olmaksızın, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından müşteriye tahakkuk ettirilir. Müşterinin talep etmesi durumunda söz konusu miktar tahakkuk süresi kadar eşit taksitler halinde ödenir.(4) Yukarıda yapılan hesaplamalar sonucunda bulunan fark müşteri lehine ise, 23 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine göre iade veya mahsup işlemi yapılır.” yasal ifadesini içermektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, elektrik bedelinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 20. maddesinde belirtilen yönteme göre elektrik tüketim bedelinin tespit edildikten sonra temyiz edenin sıfatı da dikkate alınarak davalının sorumlu olduğu bedelin bu şekilde belirlenmesi, belirlenecek bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.