MAHKEMESİ : SİLİFKE 1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 17/12/2012 (EK KARAR: 16.01.2014)NUMARASI : 2012/845-2012/857Taraflar arasında görülen Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece verilen ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmesi üzerine, davacı vekili asıl hükümle birlikte red kararını temyiz etmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Dava; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli hakkında verilen Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının itiraz yolu ile iptali istemine ilişkindir.Davaya konu kayıp/kaçak bedeli, miktar itibariyle karar tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22.maddesinde ve HUMK. nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; kayıp/kaçak bedelinin alınıp alınmaması hususunda verilen hükmün salt alınan bu bedele münhasır olmayıp, sonraki faturaların düzenleme biçimine de etkisi olacağı, bir başka deyişle kararın ard etkisinin bulunduğu ve bu yöndeki talebinde devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olduğu kuşkusuzdur.Yine, kayıp/kaçak bedeli uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren, toplu bir hak uyuşmazlığının bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.Bu durumda, kayıp/kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun olduğu yönünde tespit istemini de içeren böyle bir davada verilen karar, konu ile ilgili mevzuat hükümlerinin ileriye dönük uygulanıp uygulanmaması yönünde de sonuç doğuracağından, temyiz incelemesinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22.maddesi ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesinde belirtilen kesinlik sınırının gözetilmemesi gerektiğine; dolayısıyla bu davanın miktar ve değerine bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğuna oybirliğiyle karar verilmiştir.Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 günlü ve 2009/13-122 E. 2009/189 K., 13/10/2010 günlü 2010/13-406 E.-2010/503 K.sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir.Bu nedenle kararın kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine dair mahkemece verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesinin incelemesine geçildi:Davada, davacı elektrik dağıtım şirketinin, abonesi olan davalıdan almakta olduğu kayıp/kaçak bedelinin alınmaması gerektiğine dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali talep edilmiştir.Mahkemece; faturada belirtilen kayıp/kaçak bedelinin, kaçak elektrik kullanmayan tüketiciye yansıtılmasının ve enerji nakil sırasında meydana gelen kaybın tüketiciden tahsil edilmesinin haksız şart sayılacağı, öte yandan tarife belirlenirken dikkate alınan bedelin ayrıca belirlenen tarife üzerinden alınmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde; “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3.maddesinde; “Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan kanunun 3/d maddesinde; “Hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda, davacı dağıtım şirketi (satıcı) ile davalı (abone) arasında imzalanmış olan abonelik sözleşmesinin, ticari (işyeri) hizmet alımı için mi yoksa konut hizmet alımı için mi imzalandığı anlaşılamamaktadır. Zira, davacı tarafça gönderilen abonelik dosyasında; davalının “konut” için abonelik devir başvurusunda bulunduğu, ancak davacı tarafça tanzim edilen ve hakem heyetine sunulan faturada ise abone grubunun “ticarethane” olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece; davalı adına yapılan aboneliğin işyerine mi, konuta mı ait olduğu etraflıca araştırılıp bu yönde taraf delilleri toplandıktan sonra, aboneliğin ticari işyerine ait olduğunun tespiti halinde, davalı abonenin başvurusunun 4077 sayılı Kanun kapsamında yer almadığı ve dolayısıyla Tüketici Hakem Heyetinin dava konusu uyuşmazlıkta yetkili ve görevli bulunmadığı hususu da gözetilerek varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.