MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili davasında; davalının Alman Besigheim 2.Noterliğinde düzenlenen 10.07.2002 tarihli protokolü dayanak yapmak suretiyle nafaka alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, Alman yasalarına göre düzenlenen protokol hakkında tanıma ve tenfiz kararı verilmediğini, Türkiye yasalarına göre geçerli olmayan protokole dayanılarak nafaka alacağının tahsili amacıyla icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle, icra takibine konu toplam 47.638,72 TL borçtan davacının sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı cevabında; takibin dayanağının 10.07.2002 tarihli protokol olduğunu bu nedenle ilamsız icra takibi yapıldığını, ilamlı icra takibi yapılmadığını, tanıma, tenfiz kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun üçüncü kısmı (vesayet) hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, Aile Mahkemesinde görülür.2004 sayılı İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davaları genel hükümlere tabi olup, anılan kanunda göreve ilişkin özel bir hüküm öngörülmemiştir.Davada; borcun nafaka alacağından kaynaklandığı, dolayısıyla “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Borç, Aile Hukukundan (nafaka yükümlülüğünden) doğduğuna göre, açılan bu davanın 4787 sayılı yasanın 4.maddesi gereğince, aile mahkemesinde bakılması gerekmektedir.Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle o yerde ayrı bir aile mahkemesi varsa çekişmenin aile mahkemesinde görülmesi, aksi halde davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden anılan kanun hükmüne aykırı şekilde genel mahkeme tarafından hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.