Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14770 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8511 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/10/2013NUMARASI : 2011/654-2013/702Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakasının kaldırılması davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesi ile; aylık 150.00 TL olan yoksulluk nafakasının yetersiz olduğunu belirterek 500.00 TL 'ye yükseltilmesini talep etmiştir.Davalı vekili karşı dava ve cevap dilekçesinde; davalının net gelirinin 1800 Euro olduğunu, zorunlu harcamalarının fazla olduğunu, davacının yoksulluk nafakasına ihtiyacının olmadığını belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve asıl davanın reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; yoksulluk nafakasının artırılması davasının reddine ve yoksulluk nafakasının 100.00 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının artırılması, karşı dava yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.TMK.176/4.maddesinde; ''Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." 331.maddesinde "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." düzenlemeleri yeralmaktadır.Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, yoksulluk nafakası artırılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yanında, ülkedeki ekonomik gelişmeler (paranın satın alma gücündeki kayıp ve bu hususun taraflara etkisi) de gözönünde tutulmalıdır.Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını ya da indirilmesini gerektirecek şekilde davacı kadının ekonomik durumunun iyileştiği de kanıtlanmamıştır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yoksulluk nafakasının artırılması talebinin tümüyle reddine ve yoksulluk nafakasının indirilmesine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.Bu durumda, mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve yukarıda açıklanan nedenlerle TMK.nun 4.maddesi gereğince “hakkaniyete” uygun olarak artırılmasına karar verilmesi gerekirken, somut nedenleri ve gerekçeleri açıklanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.