Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14754 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6546 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ALİAĞA 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 11/12/2014NUMARASI : 2014/71-2014/287Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; değişen koşullar ve ihtiyaçlar nedeniyle taraflar arasında görülen Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin(Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2010/645 E.-2012/622 K.sayılı boşanma ilamı ile davacı kadın için hükmedilen 300,00 TL yoksulluk nafakasının 1.500,00 TL'ye ve müşterek çocuk için hükmedilen 200,00 TL iştirak nafakasının 750,00 TL’ye yükseltilmesine, nafakaların her yıl ÜFE veya TÜFE endeksi oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; özel şirkette çalıştığını, ücretinde aşırı artış meydana gelmediğini, karar tarihinden sonra 15-16 ay süre geçtiğini, 290,00 TL maaşında artış olduğunu, müşterek çocuğun okul yaşında olmadığını, boşanmayla davacıya tazminatlar dahil icra borcunun 42000 TL olduğunu, aylık 1.500 TL ödeme yapması gerektiğini, taleplerin yüksek olduğunu savunarak, davanın reddini aksi halde ÜFE veya TÜFE'ye bağlı artışın 42.000 TL 'yi aşan tazminat borcunun bittiği yıl 2018 tarihinden itibaren başlatılmasını istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının 400,00 TL’ye, iştirak nafakasının 300,00 TL'ye yükseltilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafaka miktarlarının her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Somut olayda; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında, takdir edilen iştirak nafakası artırım miktarı, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun olup; mahkemece, iştirak nafakasının aylık 300,00 TL'ye çıkartılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalının iştirak nafakasının artırım oranına ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Dosya kapsamına göre; davacı kadının ev hanımı olduğu, ailesinin yanında kaldığı ve geçimini ailesinin sağladığı, davalının sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre ise, işçi olduğu, lojmanda oturduğu, lojman kesintisi hariç aylık 3.411,38 TL maaş aldığı tespit edilmiştir.Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, davacı kadın için hükmedilen en son yoksulluk nafakası miktarına, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının fazla olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, ÜFE artış oranı da dikkate alınarak hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. Ayrıca, hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları gözönünde bulundurularak "ÜFE" oranında artışına hükmedilmesi gerekirken, "TÜFE oranında" artırılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.