Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14717 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9906 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GÖLBAŞI 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 20/02/2014NUMARASI : 2013/771-2014/73Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde; tarafların Ankara 7.Aile Mahkemesi'nin 18/10/2010 tarih ve 2009/167 E.-2010/1368 K.sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma ile birlikte aylık 700,00 TL nafakaya hükmedildiğini, boşanma tarihinden bu yana hayat şartlarının daha da zorlaştığını, davalının EOK komutanlığında Albay rutbesi ile çalıştığını aylık gelirinin 5.500,00 TL olduğunu bildirerek, 700,00 TL nafakanın 2.000,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; 2007 senesinden itibaren hayatının davalarla geçtiğini, davacının açtığı bu davalar nedeniyle maddi ve manevi yıkıma uğradığını, bunun yanı sıra ödediği nafakalar, oğlunun dershane ve özel ders ödemeleri, paralı üniversite okul masrafları, mahkeme ve avukat giderleri nedeniyle borç içinde olduğunu, davacının ayrıca babasından da yetim aylığı aldığını savunarak, reddini savunmuştur.Mahkemece; "...davacının ağırlıklı olarak müşterek çocuğun giderlerini gerekçe göstererek talepte bulunduğu, oysa müşterek çocuk 24 yaşında olduğu gibi davalı babasından da nafaka aldığı, davacıya boşandıktan sonra babasından maaşda bağlandığı, bu nedenle gelirinin arttığı, kaldı ki davalının sunduğu facebook belgelerinden davacının yurt dışı gezilerine katıldığı, görünen gelirine göre mütenasip olmayan, görünen gelirinin üzerinde bir yaşam sürdüğü, ev kredisi ödediği" gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.Dosya içeriğinden; tarafların 2010 yılında anlaşmalı boşandığı; anlaşma hükümleri çerçevesinde boşanma ilamında davacı lehine 700 TL yoksulluk nafakası takdir edildiği, kararın 02.11.2010 tarihinde kesinleştiği, temyize konu iş bu davanın ise 05.09.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).Nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafaka TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, yoksulluk nafakasına hükmedilen tarihten itibaren geçen süreçte paranın satın alma gücünün azaldığı hususları gözetilerek, yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olarak en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile artırım talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.