MAHKEMESİ : ANKARA 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 18/02/2014NUMARASI : 2012/1928-2014/392Taraflar arasındaki geçici su aboneliği tesisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, Mamak ilçesi,.... Mah. 1839 Sok. 34/6-9 nolu taşınmazların su abonelik talebinin davalı idarece, iskân raporunun olmaması gerekçesiyle yerine getirilmediğini, davalının bu tutumunun yasaya aykırı olduğunu, su aboneliği sözleşmesi yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davaya konu bağımsız bölümlerin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 6/h maddesi hükümlerine, iskâna müracâat yazısı, kanal vizesi ve statik rapor bulunmadığı, bu nedenlerle davanın hukukî dayanaktan yoksun bulunduğunu savunarak reddini istemiştir.Mahkemece; taraflar arasındaki çekişmenin geçici su aboneliği sözleşmesinin tesisi bakımından yasal koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplandığı; Abonelik hizmetine konu konutların davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, yapı (inşaat) ruhsatlarının bulunduğu, konutların fen kurallarına göre tamamlanmış olduğu, aynı konutlara yönelik olarak elektrik aboneliğinin bulunduğu, 3194 sayılı İmar Kanununa (5784 sayılı Yasanın 25. maddesiyle eklenen) geçici 11. maddesi hükmü uyarınca davacı adına geçici abonelik tesisi koşullarının gerçekleştiği, davacının davalı kuruma kişisel su borcunun bulunmadığı, daha önceki abonelikteki su borcunun dava dışı 3. kişiye ait olduğu, (HGK’nun 23/02/2005 tarih 2005/9-90, 2005/97 Esas, Karar sayılı kararında belirtildiği üzere) davacının önceki abonenin borcundan davacının sorumlu tutulamayacağı, davacının su aboneliği tesisine yönelik istemini yerine getirmekten kaçınmasının haklı bir nedene dayanmadığının, dolayısıyla davanın sübuta erdiğinin kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.3194 sayılı İmar Kanununun Yapı Kullanma İzni başlıklı 30.maddesinde; “Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracâatı üzerine; yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir” denilmektedir. Yine aynı kanunun “Kullanma İzni Alınmamış Yapılar Başlıklı” 31. maddesinde de; “İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir” hükmü bulunmaktadır. Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde yapı kullanma (iskân) izni verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alınıncaya kadar belediye hizmetlerinden ve tesislerinden faydalanamayacakları açıktır.Hâl böyle iken, yasa koyucu; ülkemizde, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış olup, buna rağmen yapı kullanma (iskan) izni alınmamış birçok yapının bulunması nedeniyle yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 3194 sayılı İmar Kanununa 5784 sayılı yasanın 25. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesi ile bir istisna getirmiştir. 26/07/2008 tarihinde yürürlüğe giren bu madde; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon ve doğalgaz gibi altyapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak, geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde, aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür” hükmünü ihtiva etmektedir.Bu açıklamalar ışığında; 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 11. madde hükmü uyarınca yine aynı yasanın 31. maddesindeki istisnalardan yararlanabilmek için yapı ruhsatının 26/07/2008 tarihinden önce alınmış olması gerekmektedir.Dosya içinde bulunan Mamak Belediye Başkanlığından bildirilen 28/04/2015 tarihli yazıda; 14/07/2014 tarihinde iskân ruhsatının verildiği bildirilmiş isede; her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir.Somut olaya gelince; davacıya ait bağımsız bölümün yer aldığı binanın yapı (inşaat) ruhsatının 14/04/2011 tarihinde alındığı, yapı kullanma izin belgesinin (iskân) ise dava tarihinden sonra 14/07/2014 tarihinde alındığı anlaşılmaktadır. Buna göre; 15/11/2012 dava tarihi itibariyle, İmar Kanununun geçici 11. maddesinde ifade edilen istisnaî hâlin, eldeki dava bakımından uygulanamayacağı anlaşılmaktadır.Şu durumda; mahkemece, istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.