MAHKEMESİ : İZMİR 4.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2014NUMARASI : 2013/887-2014/138Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 14/11/1998 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, davalının müvekkilini evden kovduğunu, başka bir kadınla yaşamaya başladığını, davalının bu ilişkisinin halen devam ettiğini, müvekkilinin ve çocukların ihtiyaçları ile ilgilenmediğini belirterek, müvekkili için 400 TL müşterek çocuklarının her biri için ayrı ayrı 400'er TL toplamda 1.200 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan tedbir nafakası davasının haksız olduğunu, müvekkilinin eşi ve çocuklarının ihtiyaçları ile ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuşturMahkemece; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için takdir edilen aylık 350 TL'lik tedbir nafakası ile 1999 d.lu Batuhan Mustafa için takdir edilen ayılık 300 TL'lik ve 2005 d.lu Atahan Muharrem için takdir edilen aylık 300 TL'lik tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK. madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; kolluk araştırmasına göre, davacı kadının asgari ücretle çalıştığı, babasına ait evde iki çocuğu ile birlikte oturduğu;davalının ise bilgisayar teknisyeni olarak çalıştığı, kızkardeşine ait evde oturduğu, kazancının 900 TL olduğu, yine Torbalı Devlet Hastanesi'nde kantin işletmeciliği yaptığı tespit edilmiş ancak davalının bu işletmeden elde ettiği gelir tespit edilmeden mahkemece hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.Evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen ve birlikte yaşamdan kaçınan kişi davalı olduğundan davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu açıktır.Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın sosyal ve ekonomik durumunun teferruatlı bir şekilde araştırıldıktan sonra tesbit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu, nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.