Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14707 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11810 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin davaya konu aboneliğin bulunduğu taşınmazda kiracı olduğunu, 25.09.2006 tarihinde su abonman sözleşmesini üzerine aldığını, tüm fatura bedellerini ödemiş olmasına rağmen son 2 aydır davalı belediyenin aralıklarla suyunu kestiğini, asıl sorunun dava dışı kooperatif ile davalı ... arasında olduğunu iddia ederek, davacının su aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borcu olmadığının tespiti ile, davalı tarafın haksız müdahalesinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının oturmakta olduğu meskene 01.09.2004 tarihinde yapı kullanma izin belgesi düzenlendiği, ancak daha sonra kooperatifin otopark olarak belirlenen yerleri, daireye çevirerek davacının da aralarında bulunduğu bazı kişilere kiraya verdiğini, üst kattaki dairelere ait iskan ruhsatları beyan edilerek abonelik işlemi yapıldığının anlaşıldığı, davacıya iskan ruhsatını getirmesi aksi halde aboneliğini iptal edileceğinin bildirilmesine rağmen getirmediğinden abonelik sözleşmesinin iptal edildiği, davacının suyunun kesilmesinin nedeni abonelik borçları olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalı ...'nin Şehir, Kasaba ve Sokaklarda yaşayan Gayrimenkul sahiplerine ve kiracılara abone kayıt olmak şartıyla sudan istifa hakkı tanınması gerektiği, davacının da abone kaydının yapıldığı imara aykırılık nedeniyle suyun kesilemeyeceği bu nedenle Belediyenin abonelik iptaliyle suyun kesilmesine yönelik 25/04/2008 tarihli işleminin yasaya ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla bu şekildeki haksız müdahalesinin önlenmesine, fakat davacının iddia ettiği gibi su borcunun bulunması nedeniyle suyun kesilmediği, imara aykırılık nedeniyle suyun kesildiği, davacının da bu durumu bildiği, bu nedenle borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile menfi tespit davasında hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.İmar Kanunu'nun 30/1.maddesine göre; ''Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için, inşaat ruhsatını veren ilgili belediye ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir.Belediyeler, valilikler mal sahiplerinin müracaatlarını en geç otuz gün içinde neticelendirmek mecburiyetindedir. Aksi halde bu müddetin sonunda yapının tamamının veya biten kısmının kullanılmasına izin verilmiş sayılır.Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.''Aynı Kanunun 31.maddesine göre ise; ''İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılar da izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir.''Yukarıda anılan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; yapı kullanma izni (iskan ruhsatı) verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılamayacakları açıktır.Hal böyle iken, yasa koyucu; ülkemizde, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış olup, buna rağmen yapı kullanma (iskan) izni alınmamış birçok yapının bulunması nedeniyle yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 3194 sayılı İmar Kanununa 5784 sayılı yasanın 25. maddesi ile eklenen Geçici 11. maddesi ile bir istisna getirmiştir. 26.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren bu madde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon ve doğalgaz gibi altyapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak, geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde, aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür." hükmünü ihtiva etmektedir.Yapılan bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; davacının mesken olarak kullandığı taşınmazın imar ve iskan ruhsatlarına aykırı olarak meskene dönüştürülmüş bir yer olduğu sabittir. Kaldı ki; dava dışı kooperatif tarafından, davaya konu taşınmazın müşterek kullanım alanlarının ruhsat ve eklerine aykırı olarak meskene dönüştürüldüğü gerekçesi ile 3194 sayılı kanunun 32.maddesi uyarınca söz konusu ilave imalatların 30 gün içinde yıkılmasına yıkılmadığı taktirde Belediyece yıkılarak bedelinin ilgilisinden tahsiline ve aynı kanunun 42.maddesi uyarınca 3.000 TL para cezası verilmesine ilişkin Belediye Encümeni Kararının iptali ile açılan davada, .. 1.İdare Mahkemesi 14.04.2009 tarih ve2008/1547Esas sayılı kararı ile encümen kararının yıkıma yönelik kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiş, verilen karar Danıştay 14.Dairesi tarafından onanmış, böylece davaya konu aboneliğin bulunduğu yere ilişkin yıkım kararı kesinleşmiştir.Tüm bu açıklamalar, verilen idare mahkemesi kararı ve yukarıda anılan kanun hükümleri gereğince, ruhsatı bulunmayan bir yere ilişkin yapılan abonelik sözleşmesinin kazanılmış hak oluşturmayacağı, belediye tarafından her zaman iptal edilebileceği açıktır. O halde mahkemece davanın tamamen reddi gerekirken yukarıdaki gerekçe ile kısmen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.