Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14682 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11895 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen iştirak nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının kızı ile görüşmediğini, giderlerine katılmadığını iddia ederek, küçük için dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.Yargılama davalının yokluğunda yapılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalıya yapılan tebligatların usulsüz olması nedeniyle taraf teşkilinin sağlanmaması ve davalının sosyal ve ekonomik durum araştırmasının yapılmaması nedeniyle davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava iştirak nafakası talebine ilişkindir.6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır.Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.Bu bağlamda; davalı duruşmaya çağırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36.maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasasının 36.maddesi ile HUMK.nun 73, 6100 sayılı HMK 27 ve A.İ.H. Sözleşmesinin 6.maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe ve Hukuki Dinlenilme Hakkı'nın kullanılmasına imkan verilmeden hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Prof. Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd).Somut olayda; tarafların, Küçükçekmece 3.Aile Mahkemesinin 23.09.2002 tarihinde kesinleşen 08.06.2001 tarih ve 2001/408-936 E.K. Sayılı kararı ile boşandıkları, küçüğün velayetinin davacıya verildiği ve iştirak nafakasının takdir edilmediği anlaşılmıştır.Davalı Fransa'da yaşamasına rağmen, mahkemece davalının Fransa'daki adresine Tebligat Kanununa göre usulüne uygun olarak duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin tebliğ edilmediği, taraf teşkilinin sağlanmadığı ve yargılamanın davalının yokluğunda yapıldığı anlaşılmaktadır.Ayrıca mahkemece davalının sosyal ve ekomik durumu araştırılmadan, Uluslararası Hukuk ve Dışişleri Genel Müdürlüğünün 22.03.2012 tarihli talimat ekindeki Fransızca olan evraklar Türkçe'ye tercüme edilip içerikleri tespit edilmeden hüküm kurulmuştur.Davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, davalıya yapılan tebliğatların usulüne uygun olmadığı üzerinde durulmadan ve buna göre taraf teşkili sağlanmadan, davalının yokluğunda yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.