MAHKEMESİ : KIRŞEHİR AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2015NUMARASI : 2014/541-2015/126Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2013 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden 2014 doğumlu bir çocuklarının bulunduğunu, davalının evlenmeden önce müvekkiline verdiği vaatlerin hiç birini yerine getirmediğini, evlendikten sonra ayrı bir ev açacağını söylediğini ancak ayrı bir ev açmadığını, annesi ile birlikte yaşamaya zorlandığını, evlilik birliğinin fiili olarak 5 ay sürdüğünü, sıkıntılı bir hamilelik dönemi geçirdiğini, davalı eşinin ve ailesinin anlayışlı davranmadıklarını, davalının çalışmasına rağmen harçlığını babasından aldığını, düğünün hemen ardından müvekkiline takılan altınları rızası olmadan davalının aldığını, evlilik birliği içerisinde davalının sürekli huzursuzluk çıkardığını, müvekkiline ve ailesine küfür ettiğini, doğmamış çocuğuna dahi küfür ettiğini, müvekkilinin yaklaşık 6 aydır ailesinin yanında olduğunu ve 2 ay önce de çocuğunu doğurduğunu, müvekkilinin herhangi bir işte çalışmadığını, davalının çocuğunu görmeye gelmediği gibi hiç bir ihtiyacını da karşılamadığını, müvekkilinin kendisi ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için müvekkili lehine aylık 500-TL ve müşterek çocuk içinde aylık 300-TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının babasının, kızının küçük olduğunu ancak beraber oturma şartı ile evlenmesine izin vereceğini belirtmesi üzerine tarafların müvekkilinin ailesi ile birlikte oturmaya başladıklarını, davacının evlendikten sonra müvekkiline sürekli tavırlı davrandığını, küskünlük çıkardığını, ev işi görmediğini, müvekkiline kahvaltı hazırlamadığını, sürekli annesi ile görüşüp günlük rapor verdiğini, annesinin yönlendirmesi ile davrandığını, davacının sürekli annesine gittiğini ve her gitmesinde 3-4 gün kaldığını, her hafta sonunu da annesinin evinde geçirdiğini, evlilik birliğinin davacının kusurlu davranışları sebebi ile sarsıldığını ve fiilen 5 ay sürdüğünü, davacının kendi isteği ile kendi ailesinin yanında ayrı yaşamaya başladığını, hamileliği süresince müvekkilinin ilgilenmesine izin vermediklerini, bebeğin doğum tarihini dahi bildirmediklerini, müvekkilinin o dönemde ağır bir ameliyat geçirdiğini ve elli gün raporlu bulunduğunu, müvekkilinin işçi olarak çalıştığını, bankadan kredi çektiğini, düğün masraflarının bulunduğunu ayrıca kira ödediğini, haksız yere açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine konunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Ayrıca, TMK'nun 327/1 maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından sağlanır.Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK.md.328/1). Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.md.329/1).Somut olayda, davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, çocuğu ile birlikte babasının evinde yaşadığı; davalının MEDAŞ'ta işçi olarak çalıştığı, aylık 1.300,00 TL. gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Taraf beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacı, davalıyı kendi ailesi ile birlikte yaşamaya mecbur etmiştir. Evlilik birliği içerisinde koca, eşine ve çocuklarına ayrı bir ev temin etmekle mükelleftir. Kadının, kocanın ailesi ile birlikte yaşamaya evlenmeden önce rıza göstermesi; Kocanın, kadının bu duruma katlanması için diretmesini haklı kılmaz. Kabul durumuna göre de Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre kadın yönünden ayrı yaşamakta haklı olunmadığı durumlarda dahi çocuk için nafakaya hükmedilmesi gerekmektedir.Hal böyle olunca; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının ihtiyaç durumu, müşterek çocuğun yaşı ve eğitim durumu, ihtiyaçları, nafakanın niteliği dikkate alınarak, TMK’nun 4. maddesi gereğince hakkaniyete uygun bir şekilde, davacı ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.