MAHKEMESİ : HALFETİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2009/235-2013/342Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalıların veya murislerinin bir kısmıyla yazılı, bir kısmıyla da yapılan sözlü anlaşmalar gereği dava konusu taşınmazın fıstık bahçesi haline getirildiğini, davalıların anlaşma gereği taşınmazın ½ sini müvekkiline devretmeye yanaşmadıklarını, bu konuda Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/219 Esas sayılı dosyasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasının reddedildiğini, bu mahkeme kararına göre; dava konusu taşınmazın davacı tarafça fıstık bahçesi haline getirildiğinin kabul edildiğini ve bu yönüyle de davanın kesinleştiğini, dava konusu taşınmazda müvekkilinin diktiği ağaçların bedeli, müvekkilinin taşınmazdaki bakım, emek ve masraflarıyla ağaçlar sebebiyle taşınmazda meydana gelen değer artışının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, şimdilik 10.000,00 TL' nin davalılardan hisseleri oranında alınarak müvekkiline verilmesini, talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının bahsettiği davanın derdest olduğunu, bu davada davacının temliken tescil talebinin reddedildiğini, taşınmazın kadastro tespitini 10 yıl önce gördüğünü, zamanaşımının geçtiğini, taşınmaz üzerindeki ağaçların büyük çoğunluğunun davacıdan önce ekildiğini, davacının taşınmazın maliklerinin bir kısmı ile anlaşmasının yetmeyeceğini, tamamı ile anlaşması gerektiğini, davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı talep hakkının düştüğünü, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, 10.000,00 TL alacağın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava; davacının, davalılara ait taşınmaza diktiği ağaçlar nedeniyle taşınmazdaki değer artışının tahsili talebine ilişkindir.Dava dilekçesinde; fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla davacının taşınmaza diktiği ağaçlar nedeniyle taşınmazdaki değer artışı 10.000 TL olarak talep edilmiştir. Dava dilekçesinin açıklaması mahiyetinde verilen 13.03.2013 havale tarihli dilekçede; "fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, dava dilekçemizde belirttiğimiz 10.000 TL'lik tazminatın 1.500 TL'sini emek ve bakım hakkından kaynaklanan bedel için, 1.000,00 TL'sini taşınmazdaki ev ahır bedeli için, 7.500,00 TL'sini ağaçların taşınmaza kattığı bedel için istiyoruz..." şeklinde beyanda bulunulmuştur. Fakat dava dilekçesinde ev ve ahır için talepte bulunulmadığından davacının dava dilekçesindeki talebinin bunlar dışında kalan kısım olan 9.000 TL olduğunun kabulü gerekir.Davacı dava konusu taşınmaz hissedarlarından hisse satın almak suretiyle taşınmazı uzun süre kullanmıştır. Bu nedenle, davacının taşınmazı iyiniyetle kullandığının kabulü gerekir. TMK 994. maddesi iyiniyetli zilyedin iade yükümlülüğünün kapsamını belirlemiştir. Bu maddeye göre; İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir. İyiniyetli zilyet, diğer giderler için tazminat isteyemez. Ancak, şeyin geri verilmesinden önce kendisine bu giderler için bir tazminat önerilmezse, kendisi tarafından o şeyle birleştirilen ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri o şeyi geri vermeden önce ayırıp alabilir. Zilyedin elde ettiği ürünler, yaptığı giderler sebebiyle doğan alacaklarına mahsup edilir. Davacının talepleri hesap edilirken bu madde gözönünde bulundurulmalıdır. Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporları incelendiğinde, davacının taleplerinin bu madde kapsamında ele alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli değildir.Davalıların dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçların bir kısmının kendi murisleri tarafından dikildiğini savunmaları karşısında bu iddia da ele alınmalı, ağaçların yaşları ve sayıları belirlenmeli, başka bir bilirkişiden bu hususun da incelendiği hüküm kurmaya elverişli rapor alınmalıdır.Özetle; hüküm kurulması için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılması, dava dilekçesinde talep edilmeyen ev ve ahır için de hüküm kurulması doğru değildir.Kabul şekline göre de; davacının talebi "davalılardan hissesi oranında tahsil" olmasına rağmen, mahkemece "davalılardan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde yazılması da doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.