MAHKEMESİ : ERZİNCAN 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/11/2013NUMARASI : 2009/51-2013/405Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının işlettiği benzin istasyonuna ait su borcu nedeniyle başlatılan takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve davalının %40 inkâr tazminatı ile yükümlü tutulmasını istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; benzin istasyonunda su sayacı bulunmadığını davacı belediye idarecilerinin kişisel ve siyasal sâiklerle davalıya fazla bedel tahakkuk ettirdiğini, fiyatlandırmanın herhangi bir ölçüsünün olmadığını diğer istasyonlara daha düşük faturalar düzenlendiğini ifade ederek davanın reddini istemiştir.Mahalli mahkemece; davanın, davacı tarafından davalıya karşı başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine durmuş olan ve süresi içerisinde açılan itirazın iptali davası olduğunu, takibin konusunun 2004 yılının 3.ayından 2007 yılının 5.ayına kadar tahakkuk ettirilen atık su, hasar bedeli ve bakım bedelinden oluştuğunu, davalının sahibi bulunduğu benzin istasyonunda su sayacının bulunmadığının uyuşmazlık dışı olduğunu, uyuşmazlığın anılan dönem içerisinde davalının ne kadar su tükettiği ve tüketilen suyun birim fiyatının ne olduğu noktalarında toplandığını, cüzi miktarda bakım paralan talep edilmişse de sayacı dahi bulunmayan bir işletme ile ilgili bakım yapıldığı iddiasının inandırıcı bulunmadığını, kaldı ki; bakımı ispatlayacak delilde ibraz edilmediğini, aynı durumun hasar bedeli için de geçerli olduğunu dolayısıyla bu alacak kalemlerine yönelik istemlerin yerinde görülmediğini ve incelemenin atık su bedeline hasredildiğini, 05/02/2012 tarihinde icra edilen keşfe katılan makine mühendisi bilirkişinin bedele ilişkin değerlendirme yapmadığını, 08/07/2010 tarihli üçlü bilirkişi raporunda ASKİ tarifeler yönetmeliği esas alınarak 6.229,55 TL borç hesap edildiğini ancak benzin istasyonu Erzincan'da olduğundan Ankara Büyükşehir Belediyesinin değil Erzincan Belediyesinin belirlediği birim fiyatların gözetilmesi gerektiğini, anılan raporun ardından Erzincan Belediyesinin ilgili cetvellerin istendiğini, aynı bilirkişi kurulunun 06/12/2010 tarihli raporunda ise ilk raporda dikkate alınmayan varsayımlardan yola çıkılarak 5.275,96 TL borç belirlendiğini, Erzincan'da bulunan malî müşavir tarafından ibraz edilen 12/03/2010 tarihli raporda ise diğer istasyonlarla mukayese yapılarak 15.444,00 TL borç tespit edildiğini bu raporda belediyenin belirlediği tarifeler esas alınmadığı gibi gecikme zammı hesabı da yapılmadığını, 09/04/2012 tarihli raporda ise 31.325,72 TL borç hesap edildiğini, raporlar arasındaki çelişki nedeniyle benzin istasyonun ne kadar su tüketeceği konusunda bilirkişilerin farklı kanâatte olduklarını, tüketilen su noktasında kesin rakam belirlenmesinin olanaksız olduğunu, buna rağmen raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek yeni bir hesap yapılabilmesi için Erzincan'da bulunan inşaat mühendisi, makine mühendisi ve malî müşavir bilirkişilerin katılımı ile 08/02/2013 tarihinde 2.keşif icra edildiğini, inşaat ve makine bilirkişileri emsal istasyonlarda bulunan musluk sayılarının sayaçlarda tespit edilen değerlerle orantılı olmadığını istasyonların konumlarının ve müşteri sayılarının tüketilen su miktarında en önemli etkenler olduğunu ifade ettikten sonra diğer istasyonların tüketimlerinden de yararlanarak davalıya ait istasyonun dava konusu dönemde tüketeceği atık su bedelini rakamsal ve grafiksel olarak belirlediklerini, diğer raporlarda gözetilmeyen kıstasların gözetilmesi ve önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi nedeniyle tüketime dair anılan rapora itibar edildiğini, malî müşavir bilirkişinin ise 11/03/2013 tarihli raporunda değinilen tüketim miktarını ve belediyenin belirlediği tarifeleri esas alarak borç miktarını 6.958,86 TL olarak belirlediğini, raporda meclis kararlarında öngörülen atık su indiriminin de uygulandığını, ne var ki meclis kararlarında indirimin sadece sayacı bulunan aboneler için uygulanacağının vurgulandığını, davalının sayacı bulunmadığından her yıl için farklı şekilde bildirilen indirim oranının uygulanmasının mümkün olmadığını, raporda gecikme zammı da hesaplanmadığını, bu amaçla alman 04/10/2013 tarihli ek raporda atık su indirimi yapılmadığı gibi gecikme zammı da hesaplandığını, su alacağının amme alacağı niteliğinde olduğundan temerrüt olmasa dahi gecikme zammı tahakkuk ettirilmesi gerektiği, gecikme zammının ilavesi ile bulunan alacak miktarına ise Borçlar Kanunu çerçevesinde yasal faizin yürütülebilmesi için davalının temerrüde düşmüş olması gerektiğini, davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği gibi borcun ödenmesi için kesin vadede belirlenmediğini, temerrüdün gerçekleşmediği, açıklanan nedenlerden ötürü 04/10/2013 tarihli hesap raporu doğrultusunda yargılama sonuçlandırılarak, davalının Erzincan İcra Müdürlüğünün 2008/234 sayılı dosyasına yöneltmiş olduğu itirazın 12.277,91 TL asıl alacak yönünden iptaline karar verilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; kaçak su kaçak atık su bedelinden kaynaklanmaktadır. Davacı kurum icra takibinde takip miktarını; abone su borcu, bakım parası, atık su, hasar bedeli ve sondaj suyu bedeline hasretmiştir. Mahkemece, taraflar arasında su tüketimine veya atık su bedeline ilişkin bir abonelik sözleşmesi olup olmadığının araştırılmadığı gibi, alınan bilirkişi raporlarına göre dava konusu uyuşmazlığın, kaçak su mu yoksa kaçak atık su mu veya sondaj suyu bedelimi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Bundan başka; mahkemece benimsenen ve hükme dayanak yapılan ve ehil olmayan bilirkişi tarafından düzenlenen rapor (04/10/2013 tarihli hesap raporu) ile diğer bilirkişi raporları çeliştiği hâlde, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.HUMK'nun 275. ve devamı maddelerinde; “bilirkişilik" müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hâkimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK'nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.HMK'nun 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Hükme esas alman 04/10/2013 tarihli bilirkişi raporunda eylem “kaçak atık su kullanımı" olarak kabul edildiği hâlde 3.769,41 TL gecikme cezası tahakkuk ettirilmiştir. Oysaki Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış uygulamalarına göre; kaçak elektrik, kaçak su, kaçak atık su ve kaçak doğalgaz kullanımlarında 6183 Sayılı Kanunun 51.maddesinde belirtilen (oranda) gecikme cezası uygulanmaz, ancak (şartları varsa kaçak kulanım yapan kişinin durumuna göre) avans faizi veya yasal faiz uygulanır. (Hukuk Genel Kurulunun 10/10/2012 tarih 2012/7-502 Esas, 2012/707 Karar sayılı ilamında da aynı ilkeler benimsenmiştir)Somut olaya gelince; mahkemece yargılama sırasında bilgisine başvurulan serbest muhasebeci malî müşavir bilirkişinin raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Rapor düzenleyen bilirkişinin su veya atık su tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Davacının tahakkuk ettirdiği bedelden davalının sorumlu olup olmadığının belirlenmesi, davalının sorumlu olduğunun tespiti hâlinde ödemesi gereken bedeli uzman bilirkişinin hesaplaması gerekir.Bu durumda, mahkemece; öncelikle uyuşmazlığın kaynağının ne olduğu tespit edilerek (kaçak su mu yoksa kaçak atık su mu); taraflar arasında normal su veya atık su aboneliği olup olmadığı varsa temini sağlanarak, gerekirse mahallinde keşifte yapılarak, dava dosyasının su tüketim hesabı konusunda uzman ve önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, alınan önceki raporlardaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlara dayanılarak (04/10/2013 tarihli), raporlar arasındaki çelişkide giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, tarafların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.